Feyzi Akkaya’nın Tetrapod Üretimi Hikayesi

Feyzi Akkaya’nın Tetrapod Üretimi Öyküsü

Cihat UYSAL, Mimar Yüksek Mühendis

Mühendislerin reisi Feyzi Akkaya köprülerle başlayan şantiye yaşamını limanlarla sürdürürken, nerede ise yaptığı her işte kendisi ile yarışarak, olanaksızlıklara çözümler, yenilikler ortaya koymuştur. Bu yaptıklarının henüz zemin mekaniğinin adının gündeme gelmediği, betonarme üretiminin yeni yaygınlık kazandığı ve de taahhütlerin yabancılar tarafından üslenildiği ortamda başarıldığı dikkate alınırsa, verilen mücadelenin önemi daha iyi anlaşılır. Reis Feyzi’nin sorunlarla karşılaştığında aklı öne çıkaran yaklaşımını örnek almalıyız. Ömrümüzün Kilometre Taşları adıyla yayımlanan ve Feyzi Akkaya tarafından kaleme alınan kitapta, yaptıklarını yazması şantiyedeki meslektaşlarımızı yazmaya özendirmelidir.

Yıl 1961. STFA Bartın Limanı işini üsleniyor. O yıllarda işi taahhüt edenlere eldeki ağır makina, teçhizatı tahsis ediliyor. İş alındığında tahsisi istenecek makina ve teçhizatın uzun süre boşa çıkmayacağı öğrenilince, elde mevcut olanaklara uyarlı mendirek tasarımı ve teçhizat önerilerek sorun aşılıyor. Bu seçeneğe göre, en ağır yükü oluşturan 15 tonluk tetrapodların kullanılması öngörülüyor. Fransız patentli olan tetrapodların kullanımı hem kullanılacak taş hacmini, hem de ağır beton blokları azaltarak, önemli bir tasarruf sağlanıyor. Bilindiği gibi günümüzde de tetrapod sahil, liman yapılarında yaygın olarak kullanılan birkaç çeşit ön üretimli yapı elemanından birisi. Bu seçeneğin Bakanlıkça tepki ve direnç gösterilmeden kabulü de, o günkü işveren-idare ilişkisinin olgunluğuna bir örnek sayılır. Uygulamaya geçileceği sırada, Bakanlık kadrosunda tetrapodların şartnamelere uygun olmadığı gerekçesiyle direnenler olduysa da, hesaplarda kullanılan ağırlık biriminin yanlış anlaşıldığı ortaya çıkarılarak, sorun aşılıyor.

Daha sonraki süreçte tetrapod üretimine başlandığında, mevcut olanakların, işin süresinde bitirilmesini yeterli olmayacağı ortaya çıkıyor. Bilindiği gibi üç bacağı zemine oturtulan tetrapodların dördüncü bacağı düşey konumda duruyor. Beton yerleştirme işi bu bacağın tepesindeki yaklaşık 50 cm lik çemberden yapılıyor. Şantiyede çalışanlar kullandıkları yeni karşılaştıkları kavram ve nesneleri kendilerince adlandırır. Reis Feyzi anılarında, işçilerin tetrapodların beton dökülen düşey ayağına baca dediğini söylüyor. Geleneksel yöntemle tetrapodun üretimindeki sorun, beton yerleştirme işinin yapılması için delikten en az otuz kg’lık vibratörle içeri sık sık girip çıkmak gerekmesi, vibratörün egzozun içeride oluşturduğu yaşamsal hava kirliliği tehdidi, beton dökmek için deliğin kullanılması ve bütün bunların üretim hızını düşürmesi. Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya bu koşullarda işin programa uygun ve de işçilerin canını tehlikeye atmadan yapılmasının yollarını tartışıyorlar. Sonunda, Reis Feyzi’nin önerisiyle, 3000 devir/dakikalık 30 HP gücünde hazırlanan vibrasyon masası bütün sorunların aşılmasını sağlıyor.

Reis Feyzi anılarında, bu tarihten sonra, tetrapod veya klasik beton blokların memleket içinde veya dışında artık vibratör masalarıyla üretilmesinin benimsendiğini söylüyor. Tetrapod tasarımının patent sahibi Stromer şirketinden Mr. Mahe de bir gelişinde patentlerini kullanan firmalara tetrapod beton döküm yöntemleri arasında STFA’nınkini önerdiklerini söylüyor.

Günümüzde tetrapod ve benzeri yapı elemanları gerek geometrisi, gerekse kalıplanması, buhar kürü uygulaması gibi konularda birçok yeni teknik geliştirilmişse de, bunu yaşanan bu ve benzeri deneyime, katkıya borçluyuz.

©Yapı Dünyası Dergisi 2011 Sayı: 179 da yayınlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir