Yılbaşı Neyin Başı?

Yılbaşı Neyin Başı?

Cihat UYSAL, Mimar Yüksek Mühendis

Yılbaşlarını biten yılda yaşananlarla ilişkilendirmek adet olmuş. Oysa, hiçbir şeyin yeni başladığı ya da sona erdiği yok. Belki, unutkanlığı ile ünlü insanoğlunun edindiği, elde ne var, cepte ne var gibilerden bir alışkanlığı bu. Bir çeşit tarihi algılama yöntemi. İnsanoğlu günlük yaşamında şimdilik bu kadarını becerebiliyor. Ben de bu anlayışla, yılbaşını bahane ederek geçen yıl olanlara bakmak istiyorum. Oysa, tarihin kendi yatağında bazen onlarca yılı birkaç aya sığdırarak bildiğince aktığına sıkça tanık oluyoruz.

Geçtiğimiz yıl UIA yani, Uluslararası Mimarlar Örgütü İstanbul’da toplandı. Toplantının “İstanbul’un sorunları çok,… toplanılması gereken yer burası” sloganı ile ülkemizde yapılmasına karar verilmişti. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Dünya Çevre Gününde şehirci, mimar ve çevrecilerin katıldığı küreselleşme, kentleşme ve çevre konulu bir panel düzenledi. Yeryüzünde bu alanda ve bunun dışındaki birçok alanda sayısız toplantı yapıldı. Örneğin, ülkemizin AB’ye katılımıyla ilgili toplantılar da bunların bir kısmını oluşturuyor… Bütün bunların sonunda görülen o ki, Ağustos 1999 depreminden sonra olduğu gibi, yapılan konuşmalar günlük yaşamı pek etkilemedi. Sonuç olarak, insanoğlunun tarihi günlük algıladığı bu nedenle, özellikle son yıllardaki hızlı değişime tepki vermekte, çözüm geliştirmekte yetersiz kaldığı görülüyor. Gerçi insanoğlu tarih boyunca bu görüntüyü defalarca yineledi. Ne var ki, bu defa sorunun boyutu onun yeryüzündeki varlığını kısıtlayacak boyutlarda görünüyor. Verilen eğitimden başlayarak, toplumun enerji ihtiyacı, yeryüzündeki varlığının sürdürülebilmesi, nüfus artışı, bir türlü önlenemeyen paylaşım dengesizliği… konuları bundan böyle insanları farklı koşullara doğru itilmeye zorlayacak gibi görünüyor. Dünya bir yandan bir çatı altında toplanmaya doğru değişirken, bu oluşumun giderek daha az insan tarafından belirlenir hale gelmesi, sadece ülkemizin değil tüm insanlığın sorunu. Adına Batı dediğimiz ülkeler de eski sömürgeci deneyimlerine dayanarak, bu dengesizliği en azından kendilerini en az etkileyecek biçimde zorlamaya çalışıyor. Özetle, güçlü uluslar bile can derdinde ama canlarını kurtarmaları bu defa sorunları çözmeye yetmeyebilir.

Ellili yıllardaki kamu egemenliğinin hızla el değiştirmesi, yeryüzünde yaygın kullanılan fosil yakıt kaynaklarının yakın bir gelecekte tükenecek olması, ekonomide oluşan küresel yapı insanoğlunun her şeyini yeni koşullara göre biçimlendirmesini gerektiriyor.

Kavramlar, demokrasi, cumhuriyet, çevre, kent…gibi kısaltılmış sözcükler, yaşamı algılamayı kolaylaştıran adlandırmalardır. Kavramların çoğu öngörülere göre oluşuyor. Tarihin çarkı döndükçe de içleri doluyor. Ancak, sorunların öngördüğü koşullar gerçekleşmedikçe bu kavramların içleri boş kalıyor. Bazı kavramlar yok oluyor ve hiç beklenmeyen yeni kavramlar gündeme geliyor. Örneğin, ben üniversite öğrenimim sırasında inşaat ile mimarlık biri diğerinden yeni denebilecek bir süre önce ayrılmıştı. O yüzden bizim dönem, “tam teşkilatlı kameraman Cevat Kelle” gibi eğitim gördü. Öğrenimimizin sonlarına doğru iç mimarlık, şehircilik gibi kavramlar oluştu. Şehircilik kavramının içi yeterince doldurulamadan ardından Çevre Mühendisliği diye bir büyük gurup oluştu. İçlerinin doldurulmasını bekleyen ekolojik yurttaşlık, etkin yurttaş, kent etiği, çevre etiği, sürdürülebilirlik… gibi kavramlar ve sırada bekleyen yenileri yaşamda yerlerini almayı bekliyor.

Özetle, bugün başta eğitim ve demokrasi olmak üzere insanoğlunun tarih boyunca el üstünde tuttuğu bütün kurum ve kavramlar sorunların çözümünde yetersizliklerini kanıtlamış görünüyor. Gelişmeler, insanoğlunun kendi geleceği üzerine kendi kararını verebilmesi, sağlıklı katılımın gerçekleşmesine bağlı olduğunu gösteriyor. Oysa, bu vazgeçilmez kavramlar bile, neredeyse hiçbir örgütün  gündeminde içini doldurma niyeti ve endişesi ile ele alınmış değil.

Yapı Dünyası Dergisi 2006 Sayı: 118 de yayımlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir