Havadan Sudan
Faruk BİLEN, İnşaat Mühendisi, İller Bankası Genel Müdürlüğü
Ertuğrul bey şu anda Sakarya Caddesinde ve öğle yemeğini henüz yememiş, yarım saat sonra da Kızılay’da bir seminere katılacaktır. Evde cüzdanını ve kalemlerini unutmuştur. Yarım ekmek arası döner-ayran mı alsa, yoksa kaliteli 0.5 mm uçlu bir kurşun kalem mi, cebindeki son 7.50 YTL ile? En uygun karar burada hangisi? Her ikisini de çok düşkün ve her ikisine de aç…[1]
Her gün, her saat ve her an; evde, işyerinde, sokakta, pazarda ve otobüste değişik şartlar altında karar verme durumunda kalırız. Bu kararlar yalnız kendimiz ile ilgili olduğu gibi, toplumu da ilgilendirir.
Bir konu üzerinde karar verme durumunda isek orada en az iki seçenek vardır. Seçeneklerden biri vereceğimiz karar ile gerçekleştirilmiş olacaktır.
Hangisi uygun, hangisi uygun değil; hangisi ekonomik, hangisi ekonomik değil; hangisi doğru, hangisi yanlış; hangisi haklı, hangisi haksız vs. İşte bütün bu hususlarda objektif karar verebilmek için kimi zaman zorlanırız. Bu kararın en iyi, en ekonomik, en uygun, en adil, en verimli, en arzu edilen, en beğenilen ve en isabetli olması amaçlanır.
Her anın sadece bir kere yaşanacağı, tekrarı olmayacağı ve kaynakların (mali ve zaman) sınırlı olması nedenleri ile; kararlarımızın doğru ve isabetli olmasına çaba gösteririz.
Mühendis, mimar, öğretmen, polis, işçi, çiftçi vb. kim olursak olalım hayatımızda bir takım kararlar alarak projeler oluşturmaktayız.
Proje içinde yer alan kararlarımız bir takım hesaplar neticesinde verilmektedir. Hesaplara birden çok veriler girmekte, çıktılar alınmaktadır. Bu veri veya çıktılar aynı cinsten olduğu gibi farklı da olabilmektedir. Örneğin: Pazara gittiğimizde, Amasya elmaları arasından küçük-büyük, lezzetli-lezzetsiz olmasının karşılaştırmasını yaptığımız gibi, Amasya elması ile golden elması veya starking elmalarının da karşılaştırmasını yapmaktayız. Hatta birbirleri ile hiçbir ilgisi olmayanlar veriler arasında da karşılaştırma yapılabilmektedir. Ertuğrul beyin seçiminde zorlandığı döner/kalem gibi…
Bir karar vermeden önce projemizden ne elde edeceksek, ne çıktılar hedeflediysek, ona dışsal etkiler de hesaba katılarak değerlendirilmelidir.
Bir diğer önemli konu ise veriler ve çıktılar ölçülebilir olmalı. Ölçülecekler ölçülmeli, tartılacaklar tartılmalı ve tahmin edilmesi gerekenler de tahmin edilmelidir.
Tahmin etmenin de çeşitli yolları vardır. Geçmişten gelen bir sürecin, gelecekteki fırsat-tehdit ve zayıf-güçlü yanları ile birlikte değerlendirilmesi, projeksiyon değerlerini isabetli yapabilir. Soyut veriler için, değerlerin oransal ağırlıklarını kabul ederek formüle etmek gerekiyor. Soyut değerleri sayısal ağırlıklara dönüştürebilmek için anketlerden de faydalanabiliriz.
Seçenekler arasından karar vermek için objektif olmak gerekiyor. Örneğin: Yükseklikleri birbirine yakın iki tepenin hangisinin daha yüksek olduğuna, aletsiz olarak, çıplak gözle bakarak karar vermek istediğimizde; hangi tepenin üzerinden bakarsak bakalım, diğeri ondan çok daha küçük kalacaktır. Yer değiştirip diğerine baktığınızda ise baktığınız tepe küçük kalacağından fikrinizi hemen değiştirebilirsiniz. Hatta tepelere çıkmasanız bile size daha yakın olan tepenin lehinde karar verebilirsiniz. Zaten en büyük hatayı, tepenin sadece birinin üzerine çıkarak karar vermeniz ile yaparsınız. Her birine eşit mesafede bulunup bakmamız, objektif kararı vermemizi kolaylaştıracaktır.
Objektif karar verememenin kaynaklandığı virüsün benzerini, aşağıdaki örnekte gördüğümüz davranışta görebiliriz: Büyükşehirlerde herkes rastlamıştır. Otobüs ya da minibüs ile toplu taşıma araçlarında, seyir halinde iken oluşan bir kaza ya da trafikte yapılan bir hatanın ardından, şoförler birbirlerine saldırmakta yada sözlü sataşmakta bulunmaktadır. Yolcular ise, olay sakinleşip tekrar yola koyulduğunda böyle istenmeyen durumlar için genelde kendi kaptanının lehinde yorumlar yaparak hüküm vermektedir. Buradaki hastalık; mensubiyet duygusu ile virüs kapmış kişinin kendi adamının hatasını görememektir. Böyle ortamda sağlıklı karar veren çok az kişi var ne yazık ki toplumda.. Onlar da “neme lazım” takımında oynadığından sesini çıkartmamakta… Dolayısıyla burada sağlıklı veriler girmediğinden sonuçlar sakat doğmaktadır.
Öyle yada böyle konuştuğumuz her bir kelime bile bir kararın sonucudur. Bu kararı bazı süzgeçlerden geçirip ortaya çıkarmak gerekiyor. Öncelikle doğru karar vermek için hep tarafsız olmak gerekmektedir. Tüm seçeneklere eşit mesafeden bakmak gerekmektedir. Hissi olarak meseleye yaklaşmak hata yaptırabilir. Mühendislikte de böyledir, çiftçilikte de…
Bu demek değildir ki doğru karar her zaman verilemez. Kişilerin bilgi birikimi, manevi dinamikleri, alt yapısı ve temeli sağlamsa; hiç kimse doğru bildiği yoldan çeviremeyecek ve o kişi uçurumlarda gezmekle başı da dönmeyecek donanıma sahip ise; kararını en güzel ve en isabetli şekilde kendisi için de, toplum için de her zaman ve her yerde verebilir.
Karar vereceğiniz konudaki seçenekleri eşit mesafelerden değerlendirip ve üstüne bir de dışsal fayda ve zararları ilave edin. Ekonomikse ekonomik, estetikse estetik, hızlıysa hızlı, karma ise karma… Onun ağırlığını siz belirleyin, hedefiniz belli ve net olsun. Umarım sizin hayatınızda almış olduğunuz tüm kararlar en mantıklı, en isabetli ve sonuçları sizin için de hayırlı olur.
[1]: Ertuğrul bey dönere çok yakın geçtiği için (kokusuna dayanamamış) döner almaya karar vermiştir.