Betonarmeden Sonra İskele-2
Cihat UYSAL, Mimar Y. Mühendis
Bir önceki yazıda, iskeleler ilk insan kadar eskidir demiştik. İskelenin kalıp iskeleleri ile ilgisi çok daha sonra oluşmuştur. İskele yapma ihtiyacı ne zaman doğdu, ortaya çıktı diye sorarsak yanıtlamakta zorlanabiliriz… diyerek başlamış ve betonarmenin iskele sistemlerinin gelişmesinde belirleyici olduğunu vurgulamıştık. Burada belirleyici etken, iskelenin betonu güvenli bir biçimde taşıması işlevini de üslenmesi gerekmesidir.
Dünyada ve özellikle ülkemiz gibi kitlesel üretim ihtiyacını akılcı yöntemlerle çözmeyi düşünmeyen, akıldışı yaşayan ülkelerde (belki artık bütün dünya buna dahildir); modüler koordinasyon, planlama, çok katlı yapı, kentleşme anlayışı… ve benzeri konulardaki dağınıklık önlenememektedir. Yukarıdaki koşullara ek olarak, yöresel farklılıklar, taşıma gibi benzemeyen birçok ölçütün örtüşmemesi nedeniyle de kalıp ve iskele sistemleri tren, otomobil, cep telefonu, bilgisayar kadar hızlı yaygınlaşamamıştır. Bütün bu engellere karşılık son dönemde endüstriyel kalıp ve iskele sistemlerinin küresel ekonomi, kredi, proje ve pazar ile evrensel hale gelmesiyle yaygın kullanılan birkaç modele dönüşmesi; kullanan kadroların bilgi ve deneyiminin artması ve yapıların tasarımı yani biçimlenmesi sırasında yapım teknik ve teknolojilerinin kendini gelişmelere ayak uyduracak biçimde geliştirmesiyle epeyce yol aldı. Bu arada, çözülmesi hedeflenen silo, termik santral bacası, soğutma kulesi ve benzeri birçok betonarme yapı için de özel sistemler geliştirilmiştir.
Yukarıdaki koşulları en kolay aşan ve yaygın kullanıma kavuşan iskele elemanları ayarlı teleskopik dikmelerdir. Genellikle farklı çaplı iki borunun iç içe geçmesi ile değişken yüksekliklere ayarlanabilen bu elemanlar, erişeceği yüksekliğin ergonomik sınırları zorlaması ve ek yerindeki boşluğun neden olabileceği burkulma, narinlik gibi sorunları vardır. Buna karşılık her konumda ve her projeye uyabilmesi nedeniyle gelmiş geçmiş en kullanışlı iskele olarak arşivde yerlerini almıştır.
Betonarme yapıların kalıp ve iskele ihtiyacının endüstriyel yöntemlerle çözülmesi yapı sektöründe yapı tasarımından başlayarak yapı üretim sürecinin tamamının endüstriyel bir ürün tasarımı ölçütleriyle ele alınmasını gerektirdi. Örneğin, Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ülkelerinin sanayi ülkesi olmaları ve bütünüyle yerle bir olmaları özellikle konut sorununun hızlı ve ekonomik bir yöntemle çözülmesini zorlamıştır. Yapılan birçok tasarım arasında bugün ülkemizde TOKİ tarafından tercih edilen yarım tünel kalıp sisteminin ortaya çıkması ve kullanılması o yıllara dayanır. Gerçekten rekor hızda, düşük standartta konut üretilebilen bu yöntem, çağımızın gerisinde kalmış bir tasarım anlayışında olmasına rağmen ülkemizde haklı olarak baş tacı edilmektedir. Çünkü, gerek tasarım gerekse uygulama sorunlarını çözecek ülkemiz insanına uygun bir konut çalışması henüz gerçekleştirilememiştir. Bu durum en çok sayıda cep telefonu kullanan ülke olmamız gibi kendimizi kullandığımız endüstriyel ürün kadar gelişmiş sanmamız gibi sosyal bir soruna dayanıyor. Tünel kalıp sisteminin tünel kalıbı ile karıştırılmaması gerekir. Tünel kalıp sistemi adını konutun taşıyıcı yapısını tasarlarken kat planının tünel ya da cep biçiminde, yapının cephesine (kalıbın) dik olarak konumlandırılmasından alır. Sistemde taşıyıcı iskele olarak tünel şeridi ortalarında yerleştirilen dikmelerdir. Ayrıca, duvar kalıp panelleri de sistemde taşıma işlevini üslenirler.
©Yapı Dünyası Dergisi 2007