Betonarmeden Sonra İskele-3
Cihat UYSAL, Mimar Y. Mühendis
…makinalar ancak yazılım sayesinde varlıklarını sürdürüyorlar…
İtalo Calvino
Bir önceki yazıda ayarlı teleskopik dikmenin işlev sınırlarını irdelemiştik. İşte bu sınırları aştığımız zaman yani, 5≈6 m yükseklikten sonra sorunun çözümünde başka yolların aranıp bulunması gerekmiştir. Yüksek iskele deyince de, en basit çözüm sabit ya da oynar boru kelepçeleri ilk sırayı almaktadır. Neredeyse boru ve kelepçeden oluşan bu kullanım modül, farklı yük gibi düzgün olmayan, değişken ihtiyaçların karşılanmasında rakipsizdir. İnternet’ten erişebildiğim bilgiler ışığında, 1909 yılında Palmer-Jones tarafından İngiltere’de “Scaffixer” adı ile patenti alınan ve dünyada da iskele konusunda sanayi ürünü olarak ortaya konan ilk ürün çelik boruları birbirine bağlayan boru kelepçesidir. Söz konusu gereç 1913 yılında Buckingham Sarayı’nın onarımında kullanılmıştır. Daha sonra 1918 yılında yine aynı ülkede, iskelelerin miladı sayılan ve de günümüze kadar kullanılmakta olan sistem kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra 1975 yılında taşıma ve bakım kolaylığı dikkate alınarak alüminyum kule iskeleler kullanıma girmiştir.
Endüstriyel iskeleleri onlardan beklediğimiz işlevin niteliğine göre iş iskelesi ve taşıyıcı iskele olmak üzere iki gurupta ele almak gerekir. İskeleler yapı üretiminde insanın çalışma kolaylığını, güvenliğini sağlarlar. Bu işlevi görürken kalıbın ve dolayısıyla betonun taşınması için gerekli desteği verecek biçimde biçimlenirler. Bu nedenle, yapıların yüzeylerinde kaplama ve benzeri işlerin yapılması için kullanılanlara iş iskeleleri adı verilirken; bir yandan betonarme döşemeleri diğer yandan da perde kalıbının destek işlevlerini karşılamak üzere biçimlenirler. Betonarme perde kalıpları taşıyıcı payandaları ile iskele kalıbı olarak; kurma sökme işlemleri için gerekli çalışma ortamını sağlayan kısımları için iş iskelesi olarak değerlendirilmesi yerindedir.
İskeleler kurma sökme hızı, taşıma kapasitesi başta olmak üzere ağırlık, kullanım esnekliği (fleksibilite), tekrar kullanım sayısı ve benzeri ölçütlere göre seçilirler. Bağlantılarının kolay, çabuk, basit olması tercih edilmelidir. Özellikle, cephe iş iskelelerinde, yapılacak işe göre şartnamelerde belirtilen yükseklikte korkuluk, yürüme yolunun (kalas) kenarında tekmelik bulunması sağlanmalıdır. Büyük yüksekliklere kurulacak iskelelerin yapı ile bağlantısı, yatay yüklere karşı rijitliği projelendirilerek uygulanmalıdır. Bu konuda, çevremizde pek çok kötü örnek yer almaktadır. Endüstriyel iskelelerin gelişigüzel kullanıldığını görmek isterseniz, hem de büyük kentlerimizde kuruldukları yerdeki kargacık burgacık, güven vermeyen görüntülerine bakmanız yeterlidir.
İskeleleri kalıp ile birlikte ele alan yerli kaynak 1964 yılında İTÜ Kütüphanesi’nin 602 sayılı yayını olan ve Doç. Dr. Besim Yüksel’e ait “İnşaat İskele ve Kalıpları” adlı kitabıdır. Daha sonra 1992 yılında İTÜ Kütüphanesi’nin 1500 sayılı yayını ile Doç. Dr. Melike Altan’ın, “Betonarme Elemanlarda Kalıp” adlı kitapta yakın dönemde geliştirilen kalıp sistemlerini büyük bir çeşitlilikle, üretici firmaların broşürlerinde sunulan sistem tanıtımlarını da kapsayacak biçimde çalışmasına eklemiştir. En azından yaygın olarak üretilen sistemlerin bilinmesine yönelik bu yayınlara teknisyenlerimizin kitaplıklarında rastlamak sürpriz sayılır.
İtalo Calvino’nun gelecek bin yıl için yazdığı görüşleri içeren “Amerika Dersleri” adlı kitapta hız ile birlikte hafifliğin önemine değinilirken, makinelerin yazılım ve benzeri konulardaki gelişmelere bağımlılığı vurgulanmıştır. Bu öngörünün içinde günümüze uzanan gerçeklerin saklı olduğunu görmezden gelemeyiz.
©Yapı Dünyası Dergisi 2007