Tecrübeleri Değerlendirmek
Ruhi TARKAN, İnşaat Yüksek Mühendisi, ODTÜ Öğretim Görevlisi
Ülkemizde, gerek Özel Sektörde gerekse Devlette konusunda uzman ve değerli birçok kişi emekli olduktan veya Devlet kadrosunda Müşavir pozisyonuna geldikten sonra unutulmaktadır.
Bu kişiler, edindikleri tecrübe ve bilgi birikimlerini devlette veya özel sektörde bir süre kullandıktan sonra, bu birikimleri ile adeta kaybolmakta, ömrünün geri kalan kısmını kendini oyalayacak işlere dönük olarak adeta vakit geçirme şeklinde değerlendirmektedirler.
Ülkemizde, yetki ve sorumluluk paylaşımı gerek Devlet gerekse Özel Sektörde istenilen düzeyde değildir. Uzmanlık gerektiren bir konu gündeme geldiğinde bu konuyu öğrenmek isteyen üst düzeydekiler, alt kadroya itimat etmediklerinden veya kendilerinin karar verme durumunda olduğundan dolayı, özellikle yurt dışı seyahatlerine kendileri gitmekte, öğrendiklerinin pek azını alt kadrolara aktarmakta, siyasetle gelip gittikleri için bulundukları mevkide uzun süre kalamamakta, tüm bilgi ve birikimlerini müessesine katmadan ayrılmakta, belki de küskünler sınıfına katılarak ülke ekonomisine katkı sağlamaktan uzak bir duruma gelmektedirler.
Halbuki siyasetin pek fazla etkilemediği kadrolar, bu seyahatlere katılarak, gerekli bilgi ve beceriler ile uzmanlaşma sağlayarak, uzun süre müesseselerine katkıda bulunsalar ve bu bilgiler nesilden nesile geçse, bugün her şeyi yeniden planlama ve öğrenme safhasını geride bırakmış oluruz.
Bu arada, bir de Devletin emek harcayarak yetiştirdiği bizler, bilgi ve birikimlerimizi çoğu zaman kendimize saklamakta, başkalarını gerektiği ölçüde bilgilendirmeyerek, bunu bir üst kademeye tırmanma amacına yönelik olarak kullanmaktayız.
Gözlemlediğimiz gibi zaman zaman üst bürokratlar, hatta Bakanlar bile görev devretmekten kaçınmaktadırlar. Yeni gelenler eskisinin bildiklerini ve tecrübelerini öğrense, yeni gelenler de ona değer verse, daha az vakit ve para harcayarak daha ileriye gidebiliriz.
Ülkemizde bir de yazı yazma, bilgi ve birikimleri kâğıda geçirme süreci de yaygın bir şekilde kullanılmamaktadır. Bu işlemlere kâğıt israfı ve zaman israfı olarak baktığımız sürece, bizden öncekilerin bilgi ve birikimlerini bizim de yeniden öğrenmemiz gerekecektir. Halbuki bilgi ve birikimler üst üste konulduğunda ülkeler daha hızlı gelişirler.
Bizim, bir de okuma alışkanlığımız yaygınlaşmış değildir. Devlette ve Özel sektörde, seyahat sonrası veya istek üzerine yazılan raporlar gerekli özeni görmemekte, hatta okunmamakta, bu yüzden yazanlar da yazmaktan imtina eder duruma gelmektedirler.
Ülkemizde bir de dosyalama alışkanlığı yoktur. Dikkat ediniz çoğu kişinin masasının üzeri kağıt ile doludur. İstenilen evrakı o kişi oradan bulabilir, ancak o kişinin bulunmadığı bir zamanda istenilen evrak bir türlü bulunamaz. Bu evraklar o kişinin o müessesede bulunduğu süre ile ilişkilidir, ayrıldığında, dosyalama sistemine girilmediğinden eskiye dönük yazılı hafıza yok olur.
Emekli olan kişiler, edindikleri bilgileri paylaşmak istedikleri zaman artık çok geçtir. Yeni gelenler artık bu bilgilere ihtiyaç duymayacaklarını düşünmekte, daima kendilerinin o mevki için biçilmiş kaftan olduğunu düşünmektedirler ve kimseden öğrenecekleri bir hususun olmadığını kabul etmekte, yaptıkları yanlışlıklar yine kendi gibi düşünen üstleri tarafından ya fark edilememekte, ya da normal kabul edilmektedir.
Çözüm:
Ülkemizdeki sivil toplum örgütleri, bilgi ve birikim sahibi kişiler için imkan yaratmalı onlara görevler vererek birikimlerinden faydalanma yolunu seçmelidirler. Bu husus Sivil Toplum Örgütü olmanın bir ön koşulu olarak kabul edilmelidir. Üniversitelerimiz bu konuda bir adım atmış, üniversitelerinde tecrübeli kişilerin öğrencilere bu birikimlerini aktarmalarına fırsat tanımaktadır.
Birikimlerin üst üste konulması ile hızlı bir şekilde ilerlemek mümkündür. Tecrübe ve birikim her konuda geçerlidir. Ressam, müzisyen, doktor, mühendis, usta, formen, sanatçı, heykeltıraş, öğretmen vb.’nın bu birikimlerini başkalarına aktarmalarının yolunu hızla açmamız gerekmektedir. Bunun için Sivil Toplum Kuruluşları, kendi dallarındaki tecrübeli ve bilgili kişileri kullanarak elde edeceği raporları değerlendirmeli, ilgili kurum ve kuruluşlara yol gösterecek adımları atmalıdır. Bu sayede çok önemli bir bilgi platformuna ulaşmış olabiliriz.
Bu işlem, mesela İngiltere’de uygulanmakta, başarılı özel sektör çalışanları birkaç yıl için Devlette çalıştırılarak, özel sektördeki tecrübe ve birikimlerini aktarmalarına fırsat tanımaktadırlar. Bu kişiler daha sonra tekrar firmalarına dönmektedirler.
Her kaybettiğimiz bireyin birikimlerini eğer kullanamamışsak kendimizi sorgulamalıyız. Çünkü bu birikimler de hepimizin katkısı vardır, hepimizin emeği vardır. Katkı sağladığımız ve emek verdiğimizi bu birikimleri eğer değerlendirememişsek, kaybetmeğe veya yavaş ilerlemeye razı olmuşuz demektir.