Ankara’nın Suyuna Bak
Hasan AKYAR, Çevre ve İnşaat Yüksek Mühendisi
Yıllardır Ankara’mızın havası ve suyu üzerinde çok konuşuldu, çok şeyler söylendi, çeşitli çözüm önerileri geliştirildi.
40 yıl önce Ankara’daki hava kirliliğine karşı mücadele ettik. Prof. Dr. Celal Ertuğ’un kurucusu ve duayen başkanı olduğu “Ankara’daki Hava Kirliliği ile Savaş Derneği” belki de çevre sorunları konusunda ülkemizdeki ilk sivil toplum kuruluşu idi.
Önce kaliteli fosil yakıtların bir program çerçevesinde kullanımı ve daha sonra yeterli doğal gazın sağlanması ile bir zamanların dünyadaki en kirli havasına sahip kenti olan Ankara, yirminci yüzyılın son onyılına temiz havası ile girdi…
1970’lerde, 80’lerde ciddi su sıkıntıları yaşadık. Hızla büyüyen ve gelişen Başkent’te, artan nüfustan daha yüksek bir ivme ile su açığı ve ihtiyacı oluştu. Dönem dönem susuzluk çektik. Ama Ankara’yı terk etmedik…
1968-1969 yıllarında DSİ Genel Müdürlüğü’nce hazırlattırılan Ankara Kenti İçmesuyu Master Planı, Başkent’imizin uzun dönemli içme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyacını karşılayacak su kaynaklarının geliştirilmesi ve kademeli bir biçimde, artan ihtiyaca koşut olarak hizmete alınmasını öngören somut bir planlamayı ve vizyonu ortaya koydu. 1970’lerden günümüze kadar gerek DSİ aracılığı ile merkezi hükümet, gerekse ASU ve ASKİ aracılığı ile yerel yönetim Ankara’nın su sorununa gelişen ve değişen koşulları da dikkate alarak kalıcı altyapı yatırımlarını gerçekleştirerek çözümler üretti. Sadece miktar olarak değil, içmesuyu kalitesi bakımından da standartların üzerinde su üretildi, korkmadan kullanıldı ve “tüketici memnuniyeti” sağlandı.
Ancak son 5 yıllık döneme baktığımızda, geçmişte yaşadığımız bu olumlu ortam birçok bakımdan bozuldu:
Musluklarımızdan akan suyla aşımızı pişiremez, çayımızı demleyemez, dişlerimizi fırçalayamaz olduk…
Bakkallardan, marketlerden, sakalardan pet şişelerde, damacanalarda içilebilir sular aldık, daha pahalı bedeller ödedik…
Konutlarımızın su tesisatı, özellikle ısıtma ve sıcak su boruları patlamaya başladı, musluklarımızdan akan suyun rengi değişti, kokmaya başladı…
Aile bütçemizden kaynak ayırarak su borularımızı değiştirmeye giriştik,
Kimimiz başının çaresine baktı, bireysel çözümler aradı; sorgulamadan küçük ‘su arıtma cihazlarını satın aldı, kullanmaya! başladı…
Aylar sonra baktık ki elektrik faturalarımız da kabarır oldu; çamaşır, bulaşık makinelerimiz aynı suyu aynı derecede ısıtmak için daha fazla elektrik tüketti…
Sert şebeke suyu ile yıkadığımız beyazlarımız sararmaya başladı; daha fazla deterjan ve temizlik malzemesi kullandık…
Gerek tükettiğimiz pet şişeler, gerek kullandığımız ek temizleyici kimyasallar çevremizi daha da fazla kirletmeye yol açtı…
Evlerimize çok daha sık motorize sakalar, su satıcıları uğrar oldu; bunların motorlu taşıma araçlarının yaktığı benzin ve mazot ülkemizin en büyük ithalat kalemi olan petrole ödediğimiz döviz miktarını artırdı…
Daha ne olsun!
Ve geldiğimiz noktada Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ve ASKİ’ye güvenimiz kalmadı…
Neden?
Kim Bunların Sorumlusu?
Yanıtı basit: Sorumsuz yerel yöneticiler ve bunların basiretsiz ve bilgisiz kadroları…
Bunlar; ilk su sıkıntısı yaşandığında “Ankara’yı terk edin, ananızın-babanızın yanına gidin” dediler,
Bunlar; barajlar yeterli yağış almadığında, “son elli yılın en kurak mevsimini yaşıyoruz” dediler, (oysa son elli yılın en kurak yılları sırasıyla 1994 ve 2001 dir)
Bunlar; her bir refüje, kıyıya köşeye su ihtiyacı en fazla bitki olan çim ektiler–söktüler yeniden diktiler, buralara borular döşeyerek yağmur yağarken bile kentin içmesuyu şebekesinden su çekerek suladılar, yetmedi diğer illerden yüzlerce eski tanker getirdiler yine suladılar,
Bunlar; her yıl düzenlenen baraj işletmesi programları dışında, bilimsel verileri hiçe sayarak barajlardaki suyu hoyratça kullandılar,
Bunlar; bir akşam kentin ana içmesuyu iletim hattı patlayınca “Yenimahalle Belediyesine ait bir dozer borunun üzerinden geçerken boruyu patlatmış” diye açıklama yaptılar,
Bunlar; boru patlamasının gerçek nedenini kamuoyuna açıklayan bir üst düzey ASKİ yetkilisini anında görevden aldılar,
Bunlar; “su akar Türk bakar” atasözümüzü bir kez daha bize anımsattılar,
Bunlar; kalitesi tartışmalı Kızılırmak suyunu arıtmadan bizden habersiz içmesuyumuza kattılar,
Bunlar; bir sabah uyandığımızda “Ankara’nın 20 yıllık su ihtiyacı sorununu çözdük” dediler,
Bunlar; üç-beş ay sonra yine bir sabah “Müjde, artık Kızılırmak suyu Ankara’nın içmesuyuna paçallanarak verilmeyecek” diyerek sizi bu kirli sudan kurtardık demeye getirdiler,
Bunlar; İvedik arıtma tesisinin Master Plan’ın öngördüğü Gerede’den gelecek ek ham suyun arıtılması için ayrılmış ve kamulaştırılmış III. ve IV. Kademe inşaat alanı üzerine 10.000 kişi kapasiteli ASKİ Spor Salonu’nu diktiler; çevresine otopark yaptılar,
Bunlar; yaklaşık 130 kilometre uzaklıktan Kızılırmak suyunu tek hat değil, üç ayrı hat olarak ve her biri neredeyse birbirine bitişik döşeyerek günümüzün teknik ve bilimsel yapım kurallarını hiçe sayarak toplam 400 kilometrelik büyük boruları toprağa gömdüler,
Bunlar; bu aşamada 2020 yılına kadar bile yetebilecek tek hat yerine, katodik koruma yapmadan çelik boruları genellikle asidik karakter gösteren güzergah boyunca serdiler; milyarlar harcadılar;
Bunlar; daha dün döşedikleri bu üç paralel boru hattını ertesi gün her üçünü birlikte patlattılar; onardılar; bir daha bir daha patlattılar,
Bunlar; Kızılırmak iletim hattı boyunca 10 adet ve gereklilikleri tartışılır, depolama hacimleri toplamı tamı tamına 202.500 metreküp olan betonarme depolar inşa ettiler,
Bunlar; Kızılırmak iletim hattı boyunca 5 büyük pompa istasyonu kurdular; her biri en az saniyede bir metreküp su basabilen tam 66 adet pompayı özel olarak sipariş ettiler ve montajını yaptılar,
Bunlar; Ankara’ya sadece bir günde tek bir hattan çektikleri ortalama 425 000 metreküp Kızılırmak ham suyunun pompalanması için tahakkuk eden aylık yaklaşık 8.5 milyon TL tutarındaki elektrik enerjisi harcamasında bulunmaya başladılar,
Bunlar; BOTAŞ’tan aldıkları ve Ankaralılara çoğunlukla ön ödemeli olarak satıp bedelini peşin tahsil ettikleri doğalgazda olduğu gibi, aylardır Kızılırmak pompajının tükettiği elektrik giderlerini de henüz TEDAŞ’a, Başkent Elektrik A.Ş.’ye ödemediler,
Daha nice nice uygunsuz iş ve işlemlere neden oldular, Ankara’mızı kararttılar.