Kilo İle Mimarlık…

Kilo İle Mimarlık…

47 Yıllık Bir Mimarın Meslek Anıları – 1

Sezar AYGEN, İTÜ, Yüksek Mimar

Pırıl pırıl gök yüzülü bir Başkent sabahının erken saatlerinde, Ankara’dan otomobilimle yola düştüm. Hedef Malatya İlimizdi. Takvimler 1978 yılının Haziran ayını gösteriyordu. Konumu kısaca özetleyeyim; Malatya İnönü Üniversitesi kurulmuş, öğrenci alımları yapılmış, kent içinde mevcut bulunan bazı eski yapılara da yerleşmişlerdi. Üniversitenin Rektörü, Dekanları, Profesör ve Doçentlerden oluşan akademik kadrosu ile personeli, önceleri Lise olarak kullanılan bir binada geçici olarak çalışmalarını yürütmekteydiler. Ancak, herkes biliyordu ki Üniversitenin bir Kampüse (Şu ‘Yerleşke’ sözünü bir türlü benimseyemedim) ve yeni eğitim yapılarına ihtiyacı vardır. Yasal prosedürleri tamamladılar, DPT’den ödenek ayrımlarını yaptırdılar ve ilk iş olarak Malatya-Elazığ yolu üzerinde, Malatya’nın 10 km kadar dışında bir arsayı satın aldılar. Arazinin büyük bölümü, Elazığ yolunun güney tarafında, küçük bir parçası da kuzey istikametinde kalmaktaydı. Yani Kampüs alanı bir şehirler arası Devlet yolu ile ikiye ayrılmıştı.

Problemler çözülünce, sıra kampüsün planlamasına gelmişti. O iş için de, ilanla firma arama yoluna gittiler. Birikimlerim içinde, tümüyle kendi firmam tarafından tasarlanan bir kampüsün bulunması (Bursa Uludağ Üniversitesi), önemli bir yarışmada 1. lik ödülünü almış olmam (İ.T.Ü. Ayazağa kampüsü) ve 1962 yılından 1967 yılına kadar süren ODTÜ kampüs yapıları tasarım ve şantiye çalışmalarından gelen deneyimlerimin bulunması ihaledeki şansımı artırmaktaydı. (O günlerde işler ehillerine verilir, sen benim partimdensin, sen bizden değilsin ayrımları, ya da anlaşmalı ihale dalavereleri yapılmazdı. Evet, Türkiye inanılacak gibi değil ama öyle zamanlar da yaşadı. Bizler de güven içinde, mesleğimizin en iyisi olabilme uğraşlarını verir, başka konularla pek ilgilenmezdik.)

İhale ilanını okur okumaz, hemen hazırlıklarımı tamamlayarak ilk müracaatımı yaptım. Kısa bir süre sonra da, ihaleye katılım için seçilen firmalardan biri olduğumu sevinçle öğrendim. Gelen yazıda, talep edilen belgeler ve ihalenin yapılacağı, yer, gün, saat belirtilmekteydi. İstenilen belgeleri hazırladım, teminat ve teklif mektuplarımı da yanıma aldıktan sonra, yazının başında söylediğim Haziran sabahı yola çıktım.

İhalede bizzat bulunma mecburiyeti yoktu. Teklifler, usulüne göre, posta yolu ile de gönderilebilirdi. Ama, işe verdiğim önem nedeni ile, ve yetkili kişilerle görüşmeler yapılabilir düşüncesiyle ihalede şahsen bulunmaya karar vermiştim. Gerçi, uçak seferleri de vardı Malatya’ya ama, ne kadar kalacağımın belli olmamasından ve kent içinde gidiş gelişlere ihtiyaç duyulabilir düşüncesiyle otomobille seyahati tercih etmiştim. Güzel bir yolculuktan sonra Malatya’ya ulaştım ve otelime yerleştim. Ertesi gün ihalenin yapılacağı gündü. Bir saat kadar önce Rektörlüğe giderek ihale zarfımın teslimini yaptım ve o aşamada, Rektör Beyin görüşme isteği üzerine odasında bir süre karşılıklı görüşme olanağını bulabildim. Hemen söylemeliyim ki bizzat Malatya’da bulunuşum, hem Sn. Rektörün, hem de ihale komisyonu üyelerinin üzerinde son derecede olumlu bir etki yapmıştı. Zaten benden başka hiçbir firma da bir temsilci olsun göndermemişti.

Öğleden sonra, saat 14:00 de ihale komisyonu toplandı. Ben de çevredeki odalardan birinde, inşaat dairesinin, (Sonraları iyi tanıyıp, çok takdir ettiğim ve sevdiğim bir kişilik olmuştur) elemanlarından İTÜ mezunu bir inşaat mühendisi ile sohbet etmeye, ve üniversite hakkında bilgi toplamaya başladım. Saat 15:00 sıralarında, bir görevli, benim ihale salonuna davet edildiğimi bildirdi. Sükunet içinde salona girdim ve komisyon üyelerinin tek tek ellerini sıktım. Bana önce yer gösterdiler, oturur oturmaz da ihaleyi kazandığımı belirtip tebrik ettiler ve o aşamadan sonra neler yapmam gerektiğini anlattılar.

Çok sevinçli ve mutluydum. Firmam için ilerde güçlü bir referans olabilecek nitelikte, en az 2-3 yıl sürecek yeni ve zevkli bir işi yüklenmiştim.

Sonradan öğrendim. İhaleye katılım için 3 firma yeterlik alabilmişti. Benim dışımdaki firmalar İstanbul’dandı. Ben hem en düşük teklifi vermiştim, hem de konuyla yakın ve ciddi bir ilgi içinde bulunmam hiçbir tereddüde yer bırakmamıştı. Önermiş olduğum fiyat o yılların parasıyla bir milyonun üzerindeydi, yaklaşık 1.100.000,00 TL. civarındaydı. Bu bedele karşılık, kampüsün planlamasını, Alt yapı projelerini, Fen ve Edebiyat ile İktisadi, Ticari Bilimler Fakültelerini, ve Isı merkezi binalarının komple projelerini hazırlayacaktım. Diğer katılımcılar –kendilerini Türk Norman FOSTER’i saydıklarından olsa gerek– bir hayli havalarda uçmuşlardı.

Ne var ki, benim vermiş olduğum fiyat da, Üniversite yetkililerinin yüreklerini hoplatacak kadar yüksekti ve özellikle teknik adam olmayanların bir proje yapımı, 3-5 kağıt parçası için bu miktarlarda para ödeme yapılabilmesini akılları almıyordu. Sanırım diğer bazı üniversiteler ve Bayındırlık Bakanlığı ile görüşmeler yaparak içlerini rahatlatma yoluna gitmişlerdi. Yine de kafalarındaki soru işaretinin silinebildiğini düşünmemekteydim.

Günler hızla geçip gidiyordu. Büromda tüm personelimle birlikte harıl harıl çalışmaktaydık. Sık sık, Statik, Tesisat ve Elektrik Mühendisliği kadroları ile toplantılar yapıyor, en doğru ve iyi olanı bulma uğraşını veriyorduk. Arada bir de Malatya’ya gidip dönüyordum. Artık Rektör odası duvarlarında kampüse ve binalarına ait fotoğraflar asılır olmuştu.

1979 yılının Bahar aylarında tüm işlerimizi tamamladık. Sözleşmemizde yazılı teslim günlerinin bir tanesini bile aksatmamıştık Sıra en son teslime gelmişti. Orijinallerin teslimine… Bilgisayarlar mesleğimize girmeden, orijinal teslimleri bir alem olurdu. Aydınger paftaların kenarlarına bantlar çekilir, rulo haline getirilip, tenekelerden yapılmış 10 ila 30 cm çapında, 120 cm boyundaki kutulara konulur, üzerlerine proje listeleri yapıştırılırdı.

Son teslimimizde, 8 er takım Mimari, Statik, Tesisat ve Elektrik projeleri klasörler halinde, orijinaller de, avan, kati, uygulama ve detaylar, her mühendislik grubundan gelen bazuka gibi teneke kutular içinde olmak üzere büromda toplandı. Bir pikap ile Esenboğa’ya götürdüm ve THY kanalı ile tümünü Malatya’ya postaladım. Hatırladığım kadarı ile tamamını toplamı 220 Kg geçmekteydi.

Üniversitede, gelen projeler bir odaya yığılmış, ve bölüm bölüm de ayrılınca, oda tıka basa dolmuş. THY’den gelen ihbarnamede toplam kolinin 220 Kg olduğu belirtilmekteymiş. Rektör Bey, gelen projeleri görmek isteyip, odasına girince bir hayli şaşkınlığa uğramış.

Bir gidişimde, Sn. Rektörle görüşürken bana şunları söyledi; “Vallahi, Sezar Bey, işi 1.100.000,00 TL sına aldığınızda niye yalan söyleyeyim, hem şaşırmış, hem de telaşlanmıştım. Ama şimdi…

Şimdi, 200 Kg’ın üstünde projeler gelince bu parayı hak ettiğinize kani oldum.”

Makale Yapı Dünyası Dergisi 2010 Sayı: 177 de yayımlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir