Yapıları İzle, Afet Riskini Azalt

Yapıları İzle, Afet Riskini Azalt

Cihat UYSAL, Mimar Yüksek Mühendis

Bakanlar Kurulunca Afet Riskinin Azaltılması (ARA) adı altında platform kurulması kararlaştırılmış, Resmi Gazetede 17 Ocak 2011 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından hazırlanan “afet ve mimarlık” başlıklı dosya da Eylül 2011 tarihinde yayımlandı. Dosyanın ilk yazısını hazırlayan İTÜ Afet Yönetimi Araştırma ve Uygulama Merkezinden Prof. Dr. Mikdat KADIOĞLU konuyu yasal ve kurumsal düzenlemeler, kongre ve raporlar, proje ve araştırmalar, temel kaynak ve kapasite eksiklikler başlıklarıyla sadeleştirerek dile getirmiş, gelinen noktayı anlamamızı sağlamış. Bu çalışmalar sürdürüledursun konuyla ilgili uzun vadeli hedefler belirlenirken, (sıkça afetlere ev sahipliği yaptığımızı düşünerek) bugüne kadar yeterince gündeme getirilmemiş bir konuyu dile getireceğim.

Ülkemizde olası afetlere karşı acil yardım ve müdahale temelinde çalışmalar yapıldı. Ancak, 1999 depreminde yaşananlar arasında otoyolda düşen köprü kirişinin otoyolu kullanım dışı bırakması sanırım unutuldu. Bunun dışında örneğin, Değirmendere yöresine birkaç haftada ulaşılabilmesi, otoyol dışındaki karayolunda taşıt ulaşımının felç olması (depremin olduğu sabah ben otobüs ile Ankara’dan İstanbul’a giden bir otobüste idim) gibi olaylar dikkate alınırsa, sorunun afet sonrasında yapılacaklar kadar önceden yapılacakların da önemli olduğunu gösteriyor. Afet riskini azaltma bağlamında, deprem öncesinde yol, köprü gibi ulaşım, enerji ve üretim tesisleri gibi varlıkların da korunmasının afet riskini azaltma (AFA) kapsamına alınması gerekli. Ülkemizde depremin olup olmayacağı değil, ne zaman olacağı tartışılıyorken, insanın kendi sağlığını korumak için izlenen yola benzer bir yol (Sağlık kontrolu, teşhis ve tedavi) izlenmesi gerekiyor.

Dünyada kısaca SHM (Structural Health Monitoring) başlığı ile 19. yüzyıl başlarında gündeme gelen Yapı Sağlığı İzleme Sistemi (YSİS) konusu, afet riskinin azaltılmasını da içine almaktadır. Bugün ülkemizde örneğin, HES (hidroelektrik enerji santralı) yapılarında uygulanmakta olan izleme yön- temi daha etkin bir izleme anlayışı ile bütün yapılar için uygulanabilir. Dünyada bütün yapıları içine alacak biçimde genişletilmiş etkin bir izleme ortamı kurulmasının altyapısı oluşmuştur. Ülkemizde de yüksek öğrenim kurumlarından bu konuda eğitim almış kadrolar vardır. Kısaca özetlemek gerekirse söz konusu izleme yöntemi ile yapıda meydana gelen fiziksel değişmelerin (bunlara özetle, yapının kritik elemanlarındaki kuvvet değişiklikleri, eğim, çökme, kritik elemanlarda yorulma, kesit kaybı, atmosferin olumsuz etkileri, nem… gibi davranış bozuklukları diyebiliriz) istenilen zaman aralığı ile yapılacak ölçümleri izlenebilmektedir. Bu bilgiler köprü, viyadük, demiryolu, enerji santralları, havaalanı terminal yapıları ve uçak hangarları gibi afet halinde kullanılması gerekliliği olmazsa olmaz yapılar, stadyum, kapalı spor salonu, alışveriş merkezleri, çok katlı yapılar gibi büyük insan topluluklarının yoğun olduğu mekanlar için bir yandan afet riskini azaltmada, diğer yandan afet sonrası sorunları önlemede etkin bir yaklaşım olacaktır.

2011 yılı başlarında, afet işleri yetkilileri ile bir seminer sırasında bu konuyu görüşmüştüm. Bana, konunun kurumsal bağlamda gündeme gelmesi için örneğin, İstanbul için imar planında yüksek yapılar için böyle bir konunun görüşüldüğünü duymuştum. Konunun yüksek yapı dışında boğaz köprüsü, tüp geçit gibi önemli yapıları da kapsayacak biçimde ele alınması, afet riskinin azaltılması (AFA) kapsamında ele alınması gereklidir. İzmit Körfezinde yapılacak köprü ihalesinde, projelerde yapı sağlığı izleme ile ilgili donanım kurulması öngörüldüğünü duyuyoruz. Sonuçları göz önünde tutulursa, (YSİS) Yapı Sağlığını İzleme konusunun (ARA) Afet Riskini Azaltma kapsamında ele alınarak, ilgili bütün yapı ve tesislerde uygulanmasının kurumsallaşması ülkemiz için önemli bir kazanım olacaktır. Özellikle yerli teknik gücümüz ile bu konunun geliştirilmesi olanaklıdır, özendirilmelidir.

©Yapı Dünyası Dergisi 2012 Sayı: 190 da yayımlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir