Kardemir Demir Çelik Fabrikası: Kuruluş ve Gelişme
Hüseyin TABAK, İnşaat Yüksek Mühendisi, Tabar Müh. İnş. ve Tic. Ltd. Şti.
Cumhuriyet sonrası dönemde ülkemizde modernleşip gelişebilmesi için demir çelik sanayisine ihtiyaç olduğu tespit edilmiş ve bu konuda çalışmalar başlatılmıştır. Ancak sadece teşvik yasaları çıkararak bu sektörün oluşturulamayacağı anlaşılmış ve temel yatırımların hükümet tarafından gerçekleştirilmesine karar verilmiştir. Bu karar gereğince çalışmalar yapılmış ve Karadeniz Bölgesi içerisinde bir demir çelik fabrikasının kurulması planlanmıştır. Türkiye’nin sanayileşmesinde çok önemli bir yeri olan ve diğer fabrikaların kurulması için gerekli demir ve çeliği üreten Karabük Demir Çelik Fabrikası’nın, 1936 yılında Atatürk’ün talimatıyla Karabük’de kurulmasına karar verilmiştir. Bu kararda Karabük’ün maden kömürü havzasına ve sahile yakın olması, demiryolu güzergahında bulunması ve jeolojik açıdan ağır sanayinin kurulmasına elverişli olması önemli rol oynamıştır. Karabük Demir Çelik Fabrikası Divriği’de bulunan maden yataklarındaki hammaddeyi kullanarak 1939 yılında üretime geçmiş ve Türkiye’nin ilk ağır sanayi fabrikası olma unvanını kazanmıştır.
Karabük Demir Çelik Fabrikası ilk olarak Sümerbank’a bağlı “Demir Çelik Fabrikaları Müessese Müdürlüğü” olarak kurulmuş, 1955’den sonra Türkiye Demir Çelik İşletmeleri’ne (TDÇİ) bağlanmıştır. 1995 yılında ise dünyadaki küreselleşme, değişim ve yeniden yapılanma süresine uyum sağlayarak, özelleştirilmiş ve Kardemir adını almıştır.
1990’lı yıllara gelene kadar işçi, mühendis ve teknik eleman sayısında sürekli bir artış olmuş ve toplam çalışan sayısı on binlere ulaşmıştır. Bu özelliği ile de Kardemir bölgenin en önemli gelir ve istihdam merkezi haline gelmiştir. İşletme 1989 yılına kadar karlı bir KIT olarak faaliyetini sürdürürken, merkeziyetçi sistem, bürokrasi ve sermaye yetersizliği nedeni ile gerekli modernizasyonun yapılamamasından dolayı zarar etmeye başlamıştır. Bu nedenle özelleştirme kapsamına alınarak 1995’de önce bağımsız bir Genel Müdürlük haline getirilmiş ve blok hisse devri usulüyle çalışanlar, Karabük halkı, esnafı ve sanayicilerinin kurduğu Kardemir A.Ş.’ye devredilmiştir.
Kardemir ülkenin ikinci ve üçüncü entegre demir çelik tesisleri olan Ereğli Demir Çelik Fabrikaları (Erdemir) ve İskenderun Demir-Çelik işletmelerinin (İsdemir) kurulmasında ve işletmeye alınmasında çok büyük katkılarda bulunmuştur.
Karabük Demir Çelik Fabrikası 1939 yılında 140.000 ton/yıl ile demir çelik üretimine başlayarak bu miktarı 2011 yılında 1,500,000 ton/yıl üretime çıkarmış, bu süreç içinde birçok sanayi kolunun gelişmesine, inşaat sektörünün bugün ki noktasına gelmesine, bağlı kuruluşlarla birlikte yaklaşık 5.000 kişiye iş olanağı sağlamasıyla demir madenciliğinin gelişmesine öncülük etmiştir. Türkiye’nin ilk entegre demir çelik fabrikası ve uzun mamulde cevhere dayalı üretim yapan tek kuruluşudur. İstanbul Sanayi Odası’nın 2010 yılı “Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu” raporunda 46.sırada yer almaktadır.
Üretilen Ürünler
Kardemir uluslar arası kalite standartlarında pik, blum, kütük, nervürlü inşaat çeliği, profil, köşebent, maden direği, her türlü ray, kok ve kok yan ürünleri üreterek ülkemizin inşaat, madencilik, ulaştırma ve sanayi sektörlerine temel girdi sağlanmaktadır.
Özelleşme sonrası yeni ve modern bir Çelikhane Konvertör Sistemi kurarak çelik üretim prosesini değiştirmiş böylece verimlilik ve karlılığını artırmıştır. 2007 yılında yeni RAY ve Profil Haddehanesi ile 72 metreye kadar raylar ve 550mm genişliğe kadar ağır profillerin üretilmeye başlanmasıyla, Kardemir Türkiye ve bölge ülkeler arasındaki tek üretici haline gelmiş ve bu yatırımla aynı zamanda yurt dışına ihracat başlamıştır.
2010-2012 Yıllarındaki Projeler
Çankırı ilinde her türlü konvansiyonel ve yüksek hıza uygun demiryolu makasları üretmek üzere T.C.D.D. ve Avusturya’lı Voest Alpine firması ile 2010 yılında yeni bir ortaklığa imza atan Kardemir, yine 2010 yılında Akfen Holding’e bağlı Enbatı Elektrik Üretim A.Ş. hisselerinin tamamını satın alarak bünyesine katmıştır. Şirketin halen Soğanlı çayı üzerinde 22,5 MW kapasiteli Hidroelektrik santrali Projesi devam etmektedir.
Atık gazların geri dönüşümü ile enerji üreten, 50 MW’lik Gaz Yakıtlı Enerji Santrali, 1.200.000 ton kapasiteli Yeni Sürekli Döküm Makinesi ve Filyos Liman Projesi gibi önemli yatırımları bulunan Kardemir’in, Kapasite Artırımı ve Modernizasyon Yatırımları kapsamında sürdürdüğü Yeni Sinter Fabrikası, Üçüncü Hava Ayrıştırma Tesisi, 20.000 m³’lük Yeni Soğutma Kulesi, Gaz Holder gibi yatırımlarının devreye alma çalışmaları devam etmektedir.
Sn. Gn. Md. Fadıl DEMİREL 2011 yılını Çelikhane yılı ilan ettiklerini söyleyerek, çelikhanenin kısmen yıkıldığını ve 3 milyon tonluk yeni bir çelikhane tüm altyapısıyla 2012 yılında bitmiş olacağını bildirdi. Buna bağlı olarak 450 ton gün kapasiteli kireç fabrikası ile ilgili çalışmalarının sürdüğünü açıklamıştır.
Su arıtma ile ilgili olarak da yeni bir tesis kurulmuş, toz toplama tesisi ile birlikte bunlar da çevreye duyarlı yatırımlar olarak ele alınmıştır.
Planlanan Yatırımlar
Kardemir’in Genel Müdürü Fadıl DEMİREL önümüzdeki iki yıl için Ray ve makas üretiminin ardından vagon ve bandaj üretimine geçmeye hazırlandıklarını belirterek, Kardemir ve Karabük’ü demiryolları malzemeleri üretiminde de bir merkez haline getirmeye çalıştıklarını bildirmiştir.
Kardemir’in yeni yatırımlarının arasında en önemlilerinden bir kaçı da 550.000 ton/yıl kapasiteli Kok fabrikaları, 1.200.000 ton/yıl kapasiteli 5. Yüksek fırın ve bunlara enerji sağlayacak olan Kuvvet santrali ile yardımcı tesisler olacaktır.
Demirel, demirin ve çeliğin nakliyesinin ağır olan bir mal olduğunu ve bunun deniz yada demiryolu ile yapılması gerektiğini ve bu sorunu çözebilmek için asıl olanın Kardemir’in kendi limanını yapması gerektiğini belirterek gelecekteki planlarına bir yenisini eklemiştir.
Bazı Sorular ve Sn. Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Yanmaz’ın Cevapları
1- Kardemir’de son zamanlarda çalışan sayısı (işçi ve görevli olarak) ne kadardır?
– Yaklaşık 4000 civarındadır.
2- Kardemir gelen taleplerin hepsini karalaya bilmekte midir? Yeni ürün geliştirmek için herhangi bir stratejileri var mıdır.?
– Katma değeri yüksek mamullerin üretimine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.
3- Toplam üretim kapasitenin ürün bazındaki dağılımının yüzdesi nedir? (uzun ürünler, yassı ürünler ve vasıflı çelik)
– Yıllık üretim: Pik 50.000 ton/yıl, Kütük 450.000 ton/yıl, Yuvarlak 600.000 ton/yıl, Profil 130.000 ton/yıl, Ray 100.000 ton/yıl
4- Fabrikada kullanılan demir cevherinin veya hurda demirin ne kadarı yurt dışından ithal edilmektedir?
– Ana hammadde girdisi : İthal %35 / Yerli %65
– İşletme yedek parça, tamir bakım: İthal %15 / Yerli %85
5-) Türkiye demir çelik sektöründe yıllardır gündemde olan en önemli konu, ürün cinsi olarak yassı-uzun dengesizliğidir. 2003 yıllında İskenderun’da başlayan daha sonra 2006 yılından itibaren yapılan diğer yassı mamul yatırımları ile mevcut durumda %30 yassı, %70 uzun şeklinde olan yassı-uzun dengesinin %60 yassı, %40 uzun olacak şekilde hedeflenmesi gibi herhangi bir şey yapılmakta mıdır?
– Gündemimizde yer almaktadır.
Sonuç
Demir çeliksiz kalkınma veya sanayileşme söz konusu olamaz. Bir ülkenin dengeli ve istikrarlı sanayi ve ekonomiye sahip olabilmesi demir çelik sanayinin güçlü olması ile mümkündür. Ekonomik kalkınma açısından çok önemli olan demir çelik sektörünün üretim ve tüketim büyüklükleri, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sanayileşmenin temel göstergeleri arasında yer almakta, kişi başına tüketilen çelik, tüketim içindeki yassı çelik oranı ülkelerin gelişmişlik kriterleri olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle kişi başına çelik tüketiminin yükseltilmesi hedeflenmelidir.
Yöre ve bölge ekonomisine katkıları tartışılmaz olan Kardemir, sektörünün lider kuruluşları arasında yer almasına ve büyümesini sürdürmekte olmasına rağmen, kurulduğu yıllara kıyasla istenilen verimliliği gösterememiş ve dünyada ondan çok sonra kurulan demir çelik fabrikalarının çok gerisinde kalmıştır. Mevcut tesislerin rekabet gücünü artırmak için sürekli olarak modernize edilmesi, tesislerin gereksinimi olan başta demir cevheri ve kömürün, öncelikle yerli kaynaklardan karşılanması gerekmektedir.