Betonarme Döşemelerde Onarım ve Güçlendirme Malzemeleri
Emine ÖZBİLEN, Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü
Özet: Yapıların çok farklı nedenlerle onarılması veya güçlendirilmesi gerekmektedir. Hasarların nedeni veya şiddetine göre bu işlemlerin aciliyeti de belirlenmektedir. Bugüne kadar oldukça büyük depremler yaşamış ülkemizde yapıların onarımı ve güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde onarım ve güçlendirme özellikle bundan sonra olabilecek depremler için hayati önem taşımaktadır. Bu durumda da konuyla ilgili daha geniş bilgi edinilmesi gerekmektedir. Öncelikle tüm konut sahiplerinin konunun aciliyetinin farkında olması gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Onarım, Güçlendirme, Betonarme Döşeme
Repair and Strengthening Materials for Reinforced Concrete Floor
Abstract: Structures must for different reasons be repaired and strengthened. Emergency of these procedures can be specified, according to the reasons or the level of damages. Repair and strengthening of structures has paramount importance in our country where there has been many earthquake occurrences in the past till today. Repair and strengthening of structures in our country for this reason is also very important for the probable future earthquake cases. In this context, a much wider and thorough knowledge in this field must be gained. And, in the first instance, all housing owners must be aware of the emergence of this situation.
Keywords: Repair, Strengthening, Reinforced Concrete Floor
1. GİRİŞ
Onarım ve güçlendirme deprem bölgesinde bulunan ülkemiz için büyük önem taşımakta ancak yeteri kadar ilgi ve uygulama alanı bulamamaktadır.
Oysa öncelikle 1.derece deprem bölgesinde bulunan binalar taranarak bir an önce gerekli onarım ve güçlendirmeler yapılmalıdır.
Onarım görünüş veya kullanım bakımından hasar görmüş bir yapıyı veya onun bir veya birkaç elemanını önceki haline getirmek için yapılan çalışma ve değişikliklerdir [1].
Güçlendirme ise bir yapının yük taşıma kapasitesini, rijitliğini, düktilitesini ve stabilitesini veya bunlardan bazılarını önceki veya mevcut durumunun üzerine çıkarmak amacıyla yapılan değişikliklerdir [1].
Onarım ve/veya güçlendirmenin planlanması
• Teknik
• Ekonomik
• Sosyal, kültürel ve politik, yönleri olan bir iştir [1].
Teknik yönü, teknik bakımdan yapılabilirliği içerir. Ekonomik bakıma gelince bazen yapının yıkımı arsanın kıymetlenmesi vb. durumunda onarım veya güçlendirmeden daha ekonomik olabilmektedir. Veya bir katı kaldırmak yükleri azaltarak yapılacak müdaheleyi daha ekonomik kılmaktadır.
Zaman zaman da sosyal, kültürel ve politik etkenler ekonominin önüne geçerek prestij veya farklı nedenlerle daha etkili olabilmektedir.
Onarım ve/veya güçlendirmenin tasarlanması, planlanması, projelendirilmesi bazı çalışmaları zorunlu hale getirmektedir. Bunlar:
1. Yapının şimdiki halinin belirlenmesi
2. Onarım ve/veya güçlendirmenin gereklerinin belirtilmesi
3. Bir onarım ve/veya güçlendirme programı hazırlanması
4. Onarım ve güçlendirmeden sonra yapıda temin edilmesi istenen hedef ve şartların belirlenmesi
5. Önerilen onarım ve/veya güçlendirme sistemlerinin uygunluğunun ve uygunluk derecesinin belirtilmesi
6. Kalitenin tutturulabilmesi için iş mahallinde gözetim ve kontrollerin yapılması işlemleridir [1].
Onarım ve güçlendirme yapının taşıyıcı olan olmayan tüm sistemi için yapılabilmekte ancak öncelikle taşıyıcı sistem ele alınmakta ve ağırlıklı olarak ta kolon ve kirişler akla gelmekte ancak onlar kadar döşemelerde büyük önem taşımaktadır.
2. DÖŞEMELERDE HASAR NEDENLERİ
Döşemelerde farklı nedenlerle hasarlar olabilmektedir.
2.1. Yüklerin Etkisi
Hasar nedenlerinin en önemlilerinden birisidir. Yükler yatay ve düşey olmak üzere ikiye ayrılır. Kar yükü, hareketli ve ölü yükler düşey yükleri, rüzgar ve deprem gibi yükler ise yatay yükleri oluşturur. Hesaplanandan fazla yük altında kalma, aşırı rüzgar, deprem vb nin neden olduğu hasarlardır.
2.2. Yapım Hataları ve Malzeme Eksiklikleri
Üretim sırasında yapılan hatalar veya yanlış malzeme seçimi ve kullanımından kaynaklanan hatalardır. Örneğin yanlış beton sınıfı seçimi, betonun hazırlanması ve dökümü sırasında yapılan hatalar, eksik donatı kullanımı ve erken kalıp sökümü gibi.
2.3. Dış Etkiler
Atmosferin, kimyasal maddelerin ve yangının neden olduğu hasarlardır. Atmosfer donma, sıcaklık veya rutubet yoluyla; kimyasal maddeler havadaki gazların neden olduğu malzeme bozulmaları ve deniz suyunun yaptığı bozulmalar gibi nedenlerle; yangın yüksek ısının neden olduğu malzeme bozulmaları nedeniyle hasarlara neden olmaktadır.
2.4. Temel ve Zemin Hataları
Statik etkiler sonucu meydana gelen zemin oturmaları, yer altı su seviyesinin değişimi, temel altında farklı nedenlerle oluşan boşluklar, erozyon ve heyelan gibi etkilerle oluşan hasarlardır.
3. DÖŞEMELERDE OLUŞAN HASAR TÜRLERİ
Döşemelerde görülen hasar türleri de hasar nedenleri gibi farklılıklar göstermektedir.
3.1. Sehim
Döşemelerde ilk aşamada göze çarpan hasar biçimidir. Aşırı sehim genellikle olduğu döşemede değil ama döşemenin taşıdığı elemanlarda çatlaklara neden olmaktadır. Örneğin konsol çıkmalarının büyük uç sehimi yapması dış cephe duvarında pencere alt ve üst bölümlerinde boydan boya uzanan çatlaklara neden olmaktadır.
Döşeme ortasındaki sehim açıklık/200 santimetreden fazla olursa aşırı olarak kabul edilmektedir.
3.2. Çatlaklar
Betonarme yapılarda en sık rastlanan hasar türüdür. Çatlakların yeri, genişliği ve yeni yada eski oluşu büyük önem taşımaktadır. Bu parametrelere göre hasarın nedeni bu nedenin yapıyı hala etkileyip etkilemediği vb. gibi bilgilere ulaşılabilmektedir.
Döşemelerde en sık görüldükleri yerler genellikle döşemenin kirişlerle birleştikleri yerlerdir.
Çatlaklar, geçirimsizliği ve mukavemeti azalttığı, görünümü bozduğu ve yapıdaki iç gerilmeleri olumsuz etkilediği için istenmemektedir.
3.3. Şişme ve Dökülme
Yüzeye yakın agrega parçalarının veya çimento hamur fazının şişmesi ve dökülmesi şeklinde ortaya çıkar. İç sıcaklık değişimleri, betonun su emmesi, atmosfer etkileri sonucu donatının paslanması, kimyasal reaksiyonlar, deprem ve proje hataları sonucu oluşur.
3.4. Titreşim
Döşeme zayıflığının bir diğer göstergesidir. Yürürken hissedilen veya ortalama 70 kg ağırlıktaki bir kişinin 25 cm yüksekten döşemeye düştüğü durumda hissedilen titreşimin aşırı olması durumudur.
Döşemenin açıklığa göre ince olması, betonun tam sertleşmeden yüklenmesi, beton dayanımının projede öngörülen dayanımdan düşük olması ve donatı yetersizliği nedeniyle ortaya çıkmaktadır [2].
4. BETONARME DÖŞEMELERDE ONARIM VE GÜÇLENDİRME MALZEMELERİ
Betonarme yapıların onarım ve güçlendirilmesinde çok çeşitli malzemeler kullanılabilmektedir.
Son yıllarda bu malzemeler arasına gittikçe artan sayıda yeni hazır onarım malzemeleri katılmaktadır. Ancak, etkin bir onarım ve güçlendirme operasyonu için bu malzemelerin performans kriterlerinin ve eski beton ile uyumlarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu tür malzemelerin mekanik özellikleri, sünme ve rötre kapasiteleri, eski beton yüzeyi ile etkileşimleri ve çeşitli ortam şartlarına dayanıklılıkları konusunda yeterli bilgi birikimi oluşmalı, onarım, iyileştirme ve güçlendirme tasarım ve uygulamalarında çalışan mühendislerin de onarım malzemesi ile eski beton uyumu konusunun öneminin farkında olmaları gerekmektedir.
Her ne kadar uygun bir malzemenin seçimi bu işlemde en önemli unsur olarak görünse de eski beton yüzeyinin hazırlanması, onarım malzemesinin uygulanması ve kalitenin temini ve kontrolü de aynı öneme sahiptir. Onarım ve güçlendirme işlemini başından sonuna etkileyen tüm bu faktörleri iyice anlayabilmek için, bu tür malzemeler ve sistemleri bütünün bir parçası gibi görmek gerekir.
Bir onarım ve güçlendirme malzemesi ile eski beton arasındaki uyum mekanik ve kimyasal özellikler ile boyutlar açısından sağlanacak denge olarak tanımlanmakta ve onarım ve güçlendirmenin servis ömrü boyunca hacimsel değişiklik ve kimyasal etkilerden oluşacak gerilmelere ve yıpranmaya dayanması istenmektedir. Mekanik özelliklerdeki uyum basınç, çekme ve yapışma dayanımlarını kapsamaktadır. Kimyasal uyum parametreleri genellikle alkali ve klor içeriği ile C3A miktarını kapsamaktadır. Boyutsal uyum ise onarım işlemindeki en önemli parametrelerden biri olan hacim sabitliği kavramını içermektedir. Elastisite modülü, kuruma rötresi, sünme ve termal genleşme boyutsal uyumun parametreleridir.
Onarım malzemesi-eski beton ara yüzeyinde onarım malzemesinin yapacağı genleşme ve büzülme hareketleri yapışma nedeniyle kısıtlanmaktadır. Bunun sonucunda oluşacak çatlaklar hem yük taşıma kapasitesini, hem de dayanıklılığı olumsuz etkileyecektir. Mekanik, kimyasal ve boyutsal uyumsuzluğu ve bunun sonucunda oluşacak çatlamayı önlemede birinci adım da en uygun malzemeyi seçmektir [3].
Onarım ve güçlendirmede kullanılabilen malzemeler ve bunların kullanım yöntemleri genel olarak yedi başlık altında ele alınabilir.
4.1. Epoksi Emdirilmiş Lif Takviyeli Dokumalarla Onarım ve Güçlendirme
Hafif olması, korozyon tehlikesinin bulunmaması ve büyük boyutlarda bulunması nedeniyle oldukça avantajlı bir sistemdir. Ancak sürekli yük altında başlangıç mukavemetine göre %15-60’a varan önemli azalmaların olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle depreme karşı ve sürekli olmayan yük için güçlendirme uygulamalarında yararlıdır.
Bu tür plastik dokumalar uygulamada bir ve iki doğrultuda takviyeli olarak kullanılır. Özellikleri kullanılan malzemeye göre değişir. Özellikle betonarme perde ve döşeme ile yığma yapı duvarı gibi geniş düz yüzey uygulamaları ve dairesel kolon, baca, tank gibi elemanların onarım ve güçlendirilmesinde tercih edilir.
Uygulamada önce düşük viskositeli bir epoksi astar sürülür, bu kuruduktan sonra epoksili harçla düzgün olmayan yüzey düzeltilir. Bunların üzerine epoksi esaslı bir yapıştırıcı sürülür ve üzerine lif takviyeli plastik dokuma yapıştırılarak alttaki yapıştırıcının emilmesi sağlanır. Sıva yapılacaksa kum serpilerek bırakılır.
Bunların çelikten en önemli farklılığı davranışının güç tükenmesine karşı tamamen elastik olmasıdır. İnce oldukları için elemanın rijitliğini ve taşıyıcı sistemdeki kuvvet dağılımını değiştirmezler. Bu durum yerine göre olumlu veya olumsuz bir özellik olarak ortaya çıkar. Buna karşılık kesit sünekliğini olumsuz yönde azaltırlar.
Bu malzemeler 20-25 yıldır kullanılmaktadır. Ancak daha ileriki yıllarda daha iyi tanınacağı düşünülmektedir.
Epoksili dokumalarla güçlendirme konusunda International Conference of Building Officials–ICBO tarafından yayınlanmış kabul kriterleri bulunmaktadır [2].
4.2. Püskürtme Beton İle Onarım ve Güçlendirme
Bu sistemle güçlendirmede, beton kalınlığının az olduğu durumlarda, kalıp yapılması ve betonun yerleştirilmesi zordur. Böyle durumlarda araç, gereç ve tecrübeli eleman ihtiyacı vardır.
Püskürtme beton, basınçlı hava ile uygulanmaktadır. Karışımın hazırlanmasında iki ayrı yöntem mevcuttur. Bunlar kuru karışım ve ıslak karışımdır.
• Kuru karışım uygulamasında püskürtme beton için makinanın karışım odasında, çimento ve agrega uygun ölçülerde bir araya getirilip karıştırıldıktan sonra, bu kuru karışım seyrek olarak ve basınçlı hava yardımıyla bir hortum içinde püskürtme ucuna iletilir. Meme veya tabanca olarak da adlandırılan bu uca gelen kuru karışıma basınçlı su eklenerek elde edilen beton basınçlı hava yardımıyla betonlanacak yüzeye yüksek hızla püskürtülür. Tabancada katılan su miktarı isteğe uygun bir karışım elde edilmesi için kolayca ayarlanabilir ve gerekli olduğunda bu suya beton katkı maddeleri de eklenebilir.
• Islak karışımda ise çimento, agrega ve su beraber karıştırılır. Elde edilen ıslak karışım benzer şekilde hortumla ve basınçlı hava yardımıyla püskürtme ucuna iletilir [4].
Püskürtme beton, özellikle kalıp yapmanın zor olduğu veya ekonomik olmadığı yerlerde, betonun yerleştirilmesi ve sıkıştırılmasının güç olduğu veya betonun ince bir tabaka olarak uygulanması gereken yerlerde sıklıkla kullanılır.
Başarılı bir püskürtme betonun elde edilmesi donatının uygun seçilmesi ve yerleştirilmesine de bağlıdır. Küçük çaptaki onarım işlerinde donatı kullanılmayabilir. İşin şekline ve beton kalınlığa göre yuvarlak veya hasır donatı kullanılır. Donatı, püskürtme sırasında yerini koruyacak ve az yaylanacak şekilde yerleştirilmelidir. Ayrıca; donatı, beton karşı taraftan ve düşeyden az bir sapma ile püskürtülebilecek şekilde yerleştirilmelidir. Donatının dış tesirlerden korunmasında normal betonarmede kullanılan kurallara uyulur. Aynı doğrultuda bulunan donatılar arası temiz açıklık 50~60 mm’den ve konulacak hasır donatının göz aralıkları da 50 mm den küçük olmamalıdır. Daha küçük gözlü hasır donatı ancak konstrüktif donatı olarak konulabilir [4].
Püskürtme beton kalınlığının 50 mm den büyük olduğu durumlarda bir konstrüktif donatı (büzülme donatısı gibi) koymak uygun olur.
Projede öngörülen yerlerine itinalı bir şekilde yerleştirilen donatılar temiz ve aderansı zayıflatacak şeylerden arınmış olmalıdır. Gerek çubukların ve gerekse hasır donatının ek yerlerinde zayıf bölgelerin oluşmasını önlemek için önlem alınmalıdır.
Çalışmaların odak noktası püskürtme ucu ve tabancası olduğundan, püskürtenin yeterli tecrübeye sahip olması şarttır. Püskürtme yerinin gerektiği gibi temiz olduğu kontrol edildikten veya gerektiğinde daha önce yapılacak basınçlı hava ve su temizliğinden sonra, püskürtme işlemine başlanır. Püskürtme tabancasını tutan, hava basıncını kontrol ederek püskürtmenin düzgün ve uygun hızda olmasını sağlar. Su miktarı kuru yöntemde tabancada kontrol edildiğinden ayrıca dikkat etmek gerekir [4].
Püskürtülen plastik karışımın sıkı olması, az zayiat vermesi, fakat bunun yanında gerekli sertlikte olup akmaması hep uygun su ayarı ile mümkün olur.
Ayrıca tabancanın püskürtme yüzeyine mümkün olduğu kadar dik ve uygun uzaklıkta tutulması da önemlidir. Tabanca, uygulamaya göre değişmek üzere 0.50 m~1.50 m mesafede tutularak uygun sonuç alınabilir .Uzak tutulan tabanca donatının arkasını yeterli betonla dolduramayacağı için, zayıf kesitler meydana gelir ve buralarda kalan malzeme ilerde beton yüzünde çatlaklara sebep olabilir. Fazla yakın tutulan tabancada ise beton yüzeye yapışmadan sıçrayacaktır. Mevcut donatının arkasını betonlama amacıyla, tabanca normalden daha fazla yaklaştırılabileceği gibi yüzeye olan dikliği de biraz değiştirilebilir [4].
Ayrıca özellikle ıslak karışımda karışım odasında 30-50 dakikadan fazla kalan beton tabancaya sevk edilmemelidir. Bu süre kuru karışımda daha fazla olup, bir saat civarındadır. Geri sıçrayan betonun yeni kısma karışması önlenmeli ve bu zayiat olarak uzaklaştırılmalıdır [4].
Kuru sistemde karışımın homojen ve topaksız olmasına dikkat edilmelidir. Islak sistemde ise çıkan beton plastikliği devamlı kontrol edilmeli ve en az günde bir defa sıkılık ve su-çimento oranı deneyle belirlenmelidir.
4.3. Epoksi Reçinesi İle Onarım ve Güçlendirme
Epoksi ve benzeri reçineler beton çatlaklarının doldurulmasında ve ince çelik elemanları betona yapıştırmak için kullanılır. Epoksi bu türden olan sıvı reçineler (epoksi, polyester, poliüretan, akrilik gibi) için genel anlamda kullanılmaktadır.
Reçineyi oluşturan kimyasal birleşenlerin çeşitlerine ve kimyasal yapılarına, kullanılma oranlarına eklenen maddelere bağlı olarak pek çok türleri mevcuttur. Bu nedenle amaca uygun reçinenin seçilmesi önemlidir.
Genel olarak reçinenin kullanım sırasındaki sıvı döneminin uzun olması ve hemen kapta sertleşmemesi istenmektedir. Reçinelerin betona yapışma özelliği çok iyidir. Uygulamadaki nem ve sıcaklığa bağlı olarak enjeksiyondan sonra sertleşme çabuklaştırılabilir. Genel olarak reçineler 100ºC’nin üzerinde özelliklerini kaybederler. Bu kullanımlarını sınırlamakta ve yangına karşı korunmalarını gerektirmektedir [4].
Epoksi reçineler betonarme perdeler, kolonlar, döşemeler ve kirişlerdeki çatlakların onarımında yaygın bir şekilde kullanımaktadır. Uygulamaya başlamadan önce beton içinde ses hızı ölçülerek çatlak ve boşluk hakkından bir tespit yapılır.
Çatlaklar boyunca yaklaşık 100~150 mm derinliğinde l0mm çapında, yeterli sayıda delik açılır. Açılan deliklerdeki toz ve gevşek beton parçalan hava ile emilerek temizlenir. Daha sonra çatlağın dış yüzü, enjeksiyonun dışarı çıkmaması için pasta kıvamlı bir epoksi ile çatlak boyunca yapıştırılır. Açılan deliklere basınçlı uygulama için memeler yerleştirilir. Bu küçük elemanların kenarlarının sızdırmaz bir şekilde kapatılması önemlidir.
Uygulamaya en düşük seviyedeki memeye epoksi enjeksiyonu ile başlanır ve epoksinin üst korosunun memeden çıkması beklenir. Bu durumda ele alınan meme ucu kapatılarak benzer işlem için daha üstteki memelere geçilir. Epoksi enjeksiyonunun tamamı yapıldıktan sonra, bu bölgelerde tekrar ses hızı ile ölçüm yapılır. Eğer düzensizlikler olduğu görülürse işlem tekrarlanır.
Epoksi enjeksiyonu genellikle genişliği 0.5~5 mm arasındaki çatlaklar için uygulanır. Çatlak genişliğinin küçük olduğu durumda (0.1~0.5 mm), çatlağın bulunduğu kesitin kum ve fırça ile temizlenmesinden sonra, epoksi dış yüzeyden doğrudan doğruya fırça ile uygulanır. Daha geniş çatlaklarda; rötre, sünme ve sıcaklık etkilerini azaltmak için ek bir doldurucu malzemenin kullanılması önerilir.
Çok geniş çatlaklarda çatlak ince kumla doldurulduktan sonra epoksi enjeksiyonu uygulanır. Epoksi kullanımında yerel çatlak onarımı yapıldığı unutulmamalıdır. Bir elemanı veya bir bölgeyi güçlendirmek için genellikle tek başına kullanılmaz.
Güçlendirme işleminde diğer yöntemlerle beraber epoksi uygulaması tercih edilir. Örneğin, ek beton kesitlerinin elde edilmesinde mevcut beton yüzü temizleyip epoksi sürüldükten sonra yeni betonun dökülmesi aradaki kaynaşmaya yardımcı olur. Böyle bir durumda da mekanik bazı ek önlemlerin (dikiş donatısı gibi) alınması önerilir. Uygulamanın özel malzeme, işçilik ve alet gerektirmesi maliyeti arttırır [4].
Epoksi uygulamasının başarısı, bu yöntemle onarılmış silindirler üzerinde yapılacak deneylerle kontrol edilebilir. Başarılı bir uygulamada, silindirin onarılan epoksi-beton yüzeyinden değil, yeni çatlaklarla kırılması gerekir.
Epoksi uygulamasını konu alan deney sonuçlarının genellikle olumlu olduğu görülmektedir.
4.4. Tamir Betonlar İle Onarım ve Güçlendirme
Tamir betonu olarak yerinde döküm geleneksel beton onarım ve güçlendirme işlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu betonlarla yapılan onarım ve güçlendirmede başarılı sonuçlara ulaşabilmek için rötrelerini minimuma indirgemek gerekmektedir. Rötre dolayısıyla oluşabilecek hacim değişiklikleri mevcut betonla yeni beton arasındaki temasın kaybolmasına sebep olmakta dolayısıyla da temas yüzeyinde gerilme geçişi azalmakta veya yitirilmektedir.
Ayrıca onarım ve güçlendirmede kullanılan beton dayanımının en az mevcut beton dayanımına eşit olması da gerekmektedir. Yeni betonun eskisiyle kenetlenmesinin istenen düzeyde sağlanabilmesi ve dayanımın en az mevcut beton dayanımına eşit olması için:
• Yeni betonla temas edecek eski beton yüzeylerinin pürüzlendirip temizlenmesi,
• Kalıpların temizliğinin denetlenmesi ve mevcut beton yüzeylerinin ıslatılması,
• Betonun boşluk oranını azaltmak için kalıplara dıştan vibratör uygulanması,
• Yeni dökülen betonun kürünün uygun bir şekilde yapılması gerekmektedir.
4.5. Reçineli Betonlar İle Onarım ve Güçlendirme
Bu tür betonlarda çimento yerine iki bileşenli bir sistem vardır. Bileşenlerden biri epoksi, polyester poliüretan, akrilik gibi sıvı reçineler diğeri ise sertleştirici lerdir. Bu betonlar az hasarların onarılmasında ve küçük çaplı güçlendirmelerde kullanılmaktadır [1].
Kullanımları sırasında:
• Reçine donmadan iş bitirilmeli
• Nem ve sıcaklığa karşı duyarlı olduklarından uygun koşullarda kullanılmalı (10ºC”nin altında veya çok sıcaklarda kullanımları uygun değildir)
• Geleneksel betonla kenetlenmesinin sağlanması için mevcut beton yüzeyine uygun kalınlıkta sıvı reçine sürülmeli
• Dayanımları geleneksel betonlara göre daha yüksek olduğundan elastisite modüllerinin farklılığından doğabilecek problemler irdelenmeli
• Başarıyı artırmak için, bu tür betonları kullanmadan önce gerekli elemelerin tam olarak yapılması ve inşaatta bu betonu daha önce kullanmış elemanların bulundurulması gerekmektedir.
Reçineli betonların özellikleri ise bu amaçla endüstrinin piyasaya sürdüğü reçine çeşitlerine göre değişiklikler göstermektedir.
4.6. Polimer Betonları İle Onarım ve Güçlendirme
Bu tür betonlar normal çimentonun bir kısmının yerine bağlayıcı özelliklere sahip bazı polimerlerin kullanılmasıyla elde edilmektedirler. Bu tür betonlar:
• Kürde yardımcı olur ancak kür ihtiyacının tamamını karşılamazlar
• Betonun bağlayıcı sistemi içerisine plastik halkalar veya bağlar katıldığında betonun mukavemetini yükseltirler
• Yangında sahip oldukları ilave özelliklerini kaybedebilirler
Ayrıca kullanımları sırasında mevcut malzemelerle uyumları da çok iyi araştırılmalıdır [1].
4.7. Mekanik Bağlayıcılar İle Onarım ve Güçlendirme
Çatlakların farklı yöntemlerle onarıldığı ancak çatlağın ilerlemesinin durdurulamadığı durumlarda kullanılırlar. Bu elemanlar kullanılarak hasarlı yere “dikiş” atılır. Bu dikişler çatlağı kesen çubuklar ve çubukların uçlarının uygun bir biçimde bağlanması yoluyla gerçekleştirilir [2].
Zaman zaman uçlardaki bağlantılar nedeniyle buralarda ezilme ve kırılmalara neden olabilirler. Onarım ve güçlendirme malzemeleriyle ilgili genel özelliklerin dışında literatürlerde bu malzemelerin kullanımıyla ilgili bazı değerlendirmeler de bulunmaktadır. Bunlar birkaç madde halinde özetlenebilir.
• Onarım malzemeleri yapı elemanının mekanik dayanımına katkıda bulunmalı ve en az eski beton kadar dayanıma sahip olmalıdır. Onarım malzemelerinin elastisite modülleri düşük olmalı, ancak aynı zamanda eski betonunkiyle benzer olmalıdır.
• Bağlayıcı yapısı reçineler ile değiştirilmiş harç ve betonların çekme ve eğilme dayanımları genelde kontrol harçlarına oranla daha yüksektir. Reçineler, çimento ve agregaların özellikleri ile polimer betonu ve su-çimento oranları ile kür yöntemi harçların dayanım özelliklerini belirlemektedir.
• Onarım malzemelerinde epoksi reçineler, akrilik lateks, stiren butadyen, kauçuk lateks, polivinil asetat kopolimeri gibi polimer bağlayıcılar kullanılması yapışma dayanımını en az ana malzemenin dayanım seviyesine yükseltmektedir.
• Onarım malzemelerinin rötresiz olması ve hatta bir miktar genleşme özelliğine sahip olması, sabit yükler altındaki sünme deformasyonunun da küçük olması istenmektedir.
vHarç ve betonların donma-çözülme tekrarlarına dayanıklılıklarını belirleyen temel faktörler onarım malzemeleri için de geçerlidir. Reçineli harçların donma-çözülme dirençleri düşük polimer betonlarında yüksek olmakta, ancak polimer oranının artmasıyla dayanıklılıkta düşüş gözlenmektedir.
• Hazır onarım harçları ile polimerli onarım harçlarının sülfat etkisine dayanıklılıkları oldukça yüksektir [3].
5. SONUÇLAR
Yapılarda oluşan hasarların neden ve sonuçları dikkatle ele alınmalı ve onarılacak her yapı kendi içinde değerlendirilmelidir. Daha sonra onarılacak yapı veya yapı elemanının onarıma hazırlanması ve yapının korunması ve dayanıklılığın sağlanması hususları değerlendirilmelidir. Hazır onarım ve güçlendirme malzemeleri de kullanılırken üreticilerin ileri sürdükleri özelliklerin doğruluğundan emin olunmalıdır.
Bunların yanı sıra onarım ve güçlendirme sırasında dikkat edilmesi gereken bazı noktalar da bulunmaktadır. Buna göre:
• Bu işlemler kesinlikle tecrübeli kişiler tarafından yapılmalı
• Yapıları değerlendirirken yeterli yönetmelik ve şartname olmaması mühendislere çok büyük bir sorumluluk yüklemekte bunun farkında olunmalı
• Daha önce hangi şartlarda yapıldığı bilinmeyen yapılarda güvenlik payı yüksek alınmalı
• Onarım ve güçlendirme projesinin uygulaması bu projeyi hazırlayan kişi tarafından yapılmalı
• Çok iyi bir işçilik ve sıkı denetim olmalı
• Çok iyi sonuç verdiği için büyük çaplı onarım ve güçlendirme işlerinde yapının yükü kaldırılarak işlem tamamlandıktan sonra yeniden yükleme yapılmalı
• Temel mühendislik ilkelerinden gidilerek yapı ve yapı elemanının özelliklerine bağlı yeni, özgün ve pratik yöntemler geliştirilebilmelidir [2].
Ancak öncelikle yapılması gereken depremlerde hiç hasar görmeyecek veya en az hasar görecek şekilde yapıların üretilmesidir. Arsa ve yer seçimi, projelerin hazırlanması, malzemelerin seçimi ve inşaatın gerçekleştirilmesinde mühendislik kurallarına uyulduğu takdirde bu tür yapıların üretimi hiç de zor olmayacaktır.
Bu yolla hem can ve mal kaybı en aza indirilecek hem de onarım ve güçlendirmenin gerek ülke ekonomisine gerekse şahıslara getirdiği yük en aza indirilecektir.
6. Kaynaklar
[1] Demir, H., “Depremlerden Hasar Görmüş Betonarme Yapıların Onarım ve Güçlendirilmesi”, Emlak Pazarlama Proje Yönetimi ve Servis A.Ş., İstanbul, 1999.
[2] Bayülke, N., “Depremlerde Hasar Gören Yapıların Onarım ve Güçlendirilmesi”, İnşaat Mühendisleri Odası, İzmir Şubesi, Yayın No:15, İzmir, 2001.
[3] Özturan, T., “Betonarme Yapıların Restorasyonu ve Onarım ve Güçlendirme Malzemeleri”, Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı:426, İstanbul, 2003-4.
[4] Celep, Z., “Yapılarda Deprem Sonrası Hasar Belirlenmesi Onarım ve Güçlendirme Yöntemleri”, İnşat Mühendisleri Odası, İstanbul, 1999.
©Yapı Dünyası Dergisi 2012 Sayı: 197-198 de yayımlanmıştır.