Teknoloji Trendleri İnşaat Sektörüne Yön Veriyor
Yeni ve inovatif çözümlerin pazara giriş yapmasıyla inşaat sektörü içgörüler, otomasyon ve yapay zekanın kullanımıyla projelerin arsada nasıl oluşturulacağını temelden değiştiren yeni bir dijital dönüşüm akımıyla yenileniyor.
Dijital dönüşüm son birkaç yılda her sektörde bir zorunluluk haline geldi. İnşaat sektöründe ise İnşaat Teknolojileri (ConTech) ve Gayrimenkul Teknolojileri (PropTech) kavramları kapsamında pazara yeni ve inovatif çözümler sunuluyor. Bu büyük fikirler, inşaat şirketlerinin iş akışlarını dijitalleştirmekten içgörüler, otomasyon ve yapay zeka kullanarak projelerin sahada inşa edilme şekline kadar pek çok aşamada dijital dönüşümü benimsemesini kolaylaştırıyor. İnşaat sektöründe faaliyet gösteren firmalarla uzun yıllardır çalışan Panasonic TOUGHBOOK, inşaat sektörünü dönüştüren teknoloji trendlerini aşağıda sıraladı.
Dronlar
Büyük projeler üzerinde çalışırken havadan görüş imkanına sahip olmak her zaman fayda sağlıyor. Bu uçan cihazlar sahip olduğu uygulamalarının gelişmesine yardımcı olan yeni yazılım ve yapay zeka teknolojisiyle çalışanların proje raporlamalarını daha net bir şekilde gerçekleştirmesine, zaman çizelgelerini takip etmesine ve denetimleri kolaylaştırmasına yardımcı oluyor.
Dronların en çok kullanıldığı alanlar arasında etkili projelerin temelini oluşturan saha analizi yer alıyor. İnşaata başlamadan önce sahayı araştırmak için dronlar kullanıldığında süreçler geleneksel ölçümlere kıyasla çok daha hızlı, daha kolay bir şekilde ilerliyor ve bu verimlilik sayesinde ekipler saha analizini daha düzenli bir şekilde yapabilmesine olanak tanıyor. Düzenli dron gözetiminin sunduğu daha doğru ve erişilebilir veriler, birden fazla ekibin hedefleri doğrultusunda ilerleyebilmesine yardımcı oluyor, çalışanların iletişimini geliştiriyor ve anlaşmazlıkların çözümünde için kritik rol oynayabiliyor.
3D Baskı
Dronlar gibi 3D baskı da inşaat sektöründe sayısı artan uygulamalar arasında bulunuyor. 3D baskılı modeller tasarım aşamasında planlayıcıların ve mimarların vizyonlarını ortaya dökmesine yardımcı olurken yapısal ihtiyaçların da erken aşamalarda değerlendirilmesini sağlıyor.
Ancak 3D baskı teknolojisinin 2016’da Çin’de depreme dayanıklı bir malikanenin inşaatında kullanılmasıyla inşaat alanına doğrudan sağlayabileceği değer potansiyeli de gözler önüne serildi.
Bir yapı için belirli malzemeleri veya yapısal bileşenleri 3D yazdırarak inşaat ekipleri teslimat sürelerini kısaltabiliyor ve projenin gerçekleşmesi gereken tedarik zincirine olan bağlılıklarını azaltabiliyor. Benzer şekilde, geleneksel yapım yöntemlerinde gereğinden fazla malzeme siparişi verilirken, 3D baskıda ekip bileşenler için gereken malzemeleri kullanarak gereksiz kullanımın önüne geçiyor. Böylece inşaat sürecinin planlanması kolaylaşıyor ve kullanılan malzeme miktarı azalıyor.
Şirketlerin 3D yazıcıları kullanarak bir binanın tamamını sıfırdan üreterek çalışanlara kaynak materyalleri arazide oluşturma imkanı verebiliyor. Böylece çalışanların da dışarıdan malzeme beklemesi gerekmiyor ve işgücünün az olduğu durumlarda oluşan baskı da azalıyor.
Veri Analitiği ve IoT
İnşaattan eğitime pek çok sektörde kurum yöneticileri operasyonlarını iyileştirmek ve gelecekteki stratejilerini oluşturmak için veri analitiğini kullanıyor. İnşaat sektörü de bir inşaatın her aşamasında gerçek zamanlı bilgi elde etmek için verileri merkezi bir sisteme aktaran ve internet bağlantısına sahip nesnelerden oluşan bir ağ olan Nesnelerin İnternetini (IoT) hızla benimsiyor.
Bağlantılı dronlar, sahadaki araçlar ve işçilerin faaliyetlerini izleyen akıllı baretler, şantiyedeki gelişmelerin takip edilmesine ve yöneticilere gerçek zamanlı veriler gönderilmesine yardımcı oluyor. Bu içgörüler güvenlik için hayati önem taşıyor ve şantiye yöneticilerinin daha yüksek verimlilikle doğru zaman çizelgeleri tasarlamasına yardımcı oluyor. Aynı zamanda çalışanların iş akışlarını kesintiye uğramadan sürdürmelerine de destek oluyor. Örneğin, akıllı algılama cihazlarındaki bağlı araçlar ve akıllı piller, planlanmamış kullanım dışı kalma sürelerini önlemek için bakım gerektiren durumları aktif olarak takip ediyor.
Görselleştirme Teknolojileri
Zenginleştirilmiş Gerçeklik (kısaca AR) ve Sanal Gerçeklik (VR), sonu gelmeyen kullanım alanlarıyla teknoloji dünyasını temelden değiştiriyor. Meta’nın metaverse’ü duyurmasından 18 ay sonra bile her sektör bu geliştirilmiş sanallaştırma teknolojilerinin mevcut süreçlerine neler sağlayabileceğini keşfetmeye devam ediyor.
Hem AR hem de VR proje yöneticilerinin, tasarımcıların, çalışanların ve önemli paydaşların projeleri tamamlanmadan çok uzun zaman önce görselleştirebilmesini sağlıyor. Lojistik sorunlarını tasarım aşamasında öngörmek, başka şirketlerin ilgisini artırmak, proje hedeflerini yerel meclislere ve olası alıcılara tanıtmak için kullanılabilen bu sanal alanlar, tamamlanmış bir projeyi vaktinden önce gösterebilme yeteneği ile inşaat sektöründe büyük bir potansiyelin kapısını aralıyor.
VR aynı zamanda yeterli beceriye sahip eleman açığının yaşandığı bu dönemde şirketlerin ekiplerine yeni saha elemanlarını dahil etmesini ve onları eğitebilmesini de sağlıyor. İlgili öğrencileri ve çırakları şantiyelere göndermeye kıyasla çok daha güvenli ve esnek olan VR, gelecek nesle nasıl ilham verileceğinin cevabı olabilir.
Yapıcı dönüşüm, TOUGHBOOK ile destekleniyor
Panasonic TOUGHBOOK, uzun süredir inşaat sektöründe faaliyet gösteren firmalarla çalışıyor ve onları dijitalleşmeye teşvik ederek kağıt temelli süreçlerden uzaklaştırıyor.
Panasonic TOUGHBOOK’un bağlantılı ve akıllı laptop ve tabletleri inşaat alanının güçlüklerine dayanabilecek şekilde geliştiriliyor. Uzun batarya ömrü sayesinde cihazlar uzun mesailerde de kullanılabilirken gelişmiş ekranlar da kritik bilgilerin güneşli veya yağmurlu gibi havalarda bile her zaman görülebilmesini sağlıyor. İnşaat görevlileri ofise döndüğünde de herhangi bir veri kaybı olmadan işlerine kaldığı yerden devam edebiliyor.
Özel yazılımları dahil eden ve daha geniş veri analitiği programlarıyla cihazlarını iyileştiren Panasonic, sektördeki en iyi ve en yeni yenilikleri benimseyen müşterilerini destekliyor ve aynı zamanda çalışanlarını da güvenilir teknolojisiyle güçlendiriyor.
Bu teknoloji trendleri, sürdürülebilirliği iyileştirme potansiyeli taşıyor ve bunları dikkatli bir şekilde benimseyen şirketlere gerçek bir rekabet avantajı sunuyor.