Çelik Konstrüksiyonda Denetim ve Eşgüdüm

Çelik Konstrüksiyonda Denetim ve Eşgüdüm

Hasan ÖZDEMİR
İnşaat Yüksek Mühendisi, Prokon-Ekon Şirketler Grubu

GİRİŞ

Çelik Konstrüksiyon İşlerinde, Proje, İmalat ve Montaj aşamaları esnasında “Denetim ve Eşgüdüm” ihmal edilemez, önemli  işlevlerdir.

Konuya girerken, bir çelik konstrüksiyon işinin, “proje”, “imalat” ve “montaj” olmak üzere üç ana bölümden oluştuğunu hatırlamak faydalı olacaktır.

İyi bir çelik konstrüksiyon uygulamasında, her üç aşamanın, bilgi, deneyim ve hassasiyetle ele alınması ve her üç aşamada denetimin ve eşgüdümün (bilgi alışverişlerinin) eksiksiz yapılması gerekmektedir. Bu işlevler için “projeci”, esas işi olan projelendirmenin dışında, denetim ve eşgüdüm konularında da vazgeçilmez bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.

Daha projeye başlamadan önce, İşveren ile Projeci arasında cereyan eden “projelendirme kriterlerinin oluşturulması” aşaması, ilk eşgüdüm işlemidir.

Projelendirme kriterleri, kısmen işverenden, kısmen bilir kişilerden, örneğin akademisyenlerden ve kısmen teknolojik tedarikçilerden alınan bilgilerle ve kısmen o ülkede geçerli şartnamelerdeki yönlendirici bilgilerle oluşturulmaktadır. Bu esnada gerekli olan eşgüdüm, çok önemli olup, yatırımın bundan sonraki safhalarını bütünüyle etkilemektedir. Zemin koşulları, deprem koşulları, yük kombinasyonları, mimari ve teknolojik gerekler, özellikle çelik konstrüksiyona yönelik malzeme sınıfları, cıvata ve kaynak özellikleri, izin verilen deplasmanlar gibi “ön bilgilerin” toplanması ve oluşturulması, proje için bir ön çalışmayı teşkil etmekte olup, projeci ile işveren ve diğerleri arasındaki eşgüdümün sonucunda gerçekleşmektedir.

Biz burada, projelendirme ve takip eden aşamalar ile ilgili belirgin “denetim ve eşgüdüm” konularını incelemeye çalışacağız.

A- PROJELENDİRME AŞAMASININ ÖNEMİ 

Projecinin imalatçıya aktardığı projeler, “amacını iyi anlatır” bir kalite ve standartta olmalıdır.

Hemen belirtelim ki ülkemizde proje işi, uzun zamandan beri başarılı bir seviyede yapılmaktadır. Özellikle hem hesapların ve hem çizimlerin bilgisayarda yapılmasıyla, proje kalitesinin, garanti altına alınmış olduğu kabul edilebilir. Bunun sürdürülebilir olması için, projecilerden, kalite kavramının projede başladığı ve devam eden imalat ve montaj aşamalarına da kalitenin yine projeden yansıdığı gerçeğinin bilincinde olmaları ve şu hususları kontrol altında tutmaları beklenmektedir.

1) Statik hesapların bilgisayar girdileri sağlıklı ve şartnamelere uygun olmalıdır.

Yukarıda bahsi geçen “ön bilgilerden” özellikle, sistem geometrisinin ve yük dağılımının gerçeğe yani “projelendirme kriterlerinin oluşturulmasında ulaşılan nihai aşamaya” uygunluğu sağlanmalıdır. Bu husus hesap sonuçlarının doğruluğu açısından önemlidir.

2) Bilgisayar hesap ve çizim çıktılarında, bir “mertebe hatası” olup olmadığının kontrolü yapılmalıdır.

Bu husus deneyimli projecilerin kesit değerleri, mesnet reaksiyonları, gibi kritik konularda mertebe incelemesi yaparak, normal olmayan bir girdinin, bilgisayarı yanlış yönlendirmesi ihtimaline karşı yapacakları denetimdir. Bu sayede kimi zaman büyük “gaf”lardan kaçınılmış olur.

3) Hesap aşamasının kritik olan ve özel çaba sarf edilmesi gereken kısmı” bağlantı detayları” dır.

Hesaplamaların bu aşaması, doğrudan projeci tarafından tasarımı yapılan “sistem elemanları bağlantı noktaları konstrüksiyonlarının” teşkili olup, piyasada bu konuda etkin olabilecek bir yazılım yoktur.  Bilgisayar güvencesinin ortadan kalktığı ve insan faktörünün bütünüyle devrede olduğu bu aşama, projelendirmenin en kritik bölümünü oluşturur. Hesapların, ön görülen davranış senaryolarına uyumlu olarak yapılması ile birlikte, “deneyimli projeciden” burada beklenen, mevcut imalat ve montaj olanaklarına göre, kolay imal edilebilir ve kolay monte edilebilir bağlantıların oluşturulmasıdır. Burada, “insani unsurdan”, yani projeciden kaynaklanan “risk faktörünün” iyice öne çıktığını görmekteyiz.

Bu konuyu biraz daha açacak olursak,

“Konstrüksiyon Oluşturma” bilgisi ve deneyimi olmadığı takdirde, yapılan bağlantılarda ve ek teşkillerinde olsun, hesap felsefesinde ön görülen sınır şartlarını oluşturmasını beklediğimiz mesnet teşkillerinde olsun, imalatı ve montajı zorlaştıran ve hatta kimi zaman imkansız hale getiren muhtelif yanlışlıklar yapılabilmektedir. Örneğin, cıvataların deliklerine yerleştirilemeyeceği,

veya cıvataların sıkılmaları olanağı olmayan, veya  kaynak  yapılmasının mümkün olmadığı “sıkışık konstrüksiyonlar” çizilebilmektedir.

Daha da vahimi, kuvvet aktarım mantığının hesaplarda ön görülen esaslara uygun olmaktan çıktığı, kontrol dışı kuvvet yığılmalarına sebep olan ve risk faktörünün iyice arttığı “sakıncalı bağlantılar” oluşabilmektedir.

Bu aşamada da sorumluluk projecidedir. Fakat imalattan sonra imalatçıya da sorumluluk payı düşmektedir. Çünkü, zor bağlanacak veya zor kaynaklanacak konstrüksiyonların yapımını, montajı düşünmeden veya hatta bazen kendince çözüm üreterek sürdüren imalatçı, konuyu “projeci” veya “kontrol” nezdinde dile getirmesi gerekirken, hassasiyet göstermemiş, sorunu montaj aşamasına taşımış olmaktadır.

Uygulamalarda bu durumlar sanıldığından sık olmakta ve bazen bu tarz hususlar montajda görülebilmekte veya hiç görülememektedir. Yüzlerce değişik bağlantı tarzının yer aldığı işlerde, bir veya birkaç yanlış tipik bağlantı veya ek, kimi zaman çok kritik noktalarda ve çok tekrarlanarak uygulanmak suretiyle, bütün yapıyı riske sokmaktadır. Bu nedenle her aşamada, hemen her düğüm noktası için, projelendirme işinin bir tamamlayıcı unsuru olarak, “denetleme işleminin” istisnasız sürdürülmesi gerekir.

B-DENETİM

Denetimin önemini ihmal etmeyen iş sahipleri, denetleme işi için, bazen “kontrolluk” dediğimiz, “Denetim Hizmeti” satın almaktadırlar.

Bu hizmet, projelendirme, imalat ve montaj olarak her üç aşama için ayrı ayrı düşünülmelidir.

Denetleme yöntemleri olarak, genelde aşağıdaki uygulama tarzlarını görmekteyiz.”

1) Proje, bir başka “müşavir projeci” tarafından kontrol edilir. Böylece, projeler imalatçıya gönderilmeden önce “teknik olarak” onaylanmış ve gerek statik hesaplar gerekse bağlantı konstrüksiyonları ikinci bir “projeci gözü” tarafından denetlenmiş olur.

2) İmalatı ve montajı yine projecinin veya müşavir projecinin, her aşamada kontrol etmesi sağlanır. Projecinin elemanları imalat atölyelerinde ve akabinde montaj sahalarında bir program dahilinde periyodik denetlemeler yaparak ve toplantılara katılarak imalatın projeye uygunluğunu gerçekleştirirler.

3) İmalatçıyı ve montajcıyı spesifik olarak “kalite kontrol” işi yapmakta olan Büro Veritas veya TÜV gibi “üçüncü grup”, kuruluşların kontrol etmesi sağlanır. Bu tarz kontrolde denetimci grup, imalatın ve montajın aynen projedeki gibi olup olmadığına bakmakla yükümlüdür. Herhangi bir ilave düşünce oluşturulmasına veya soruşturulmasına katkısı olmadan mekanik bir anlayışla kalite kontrolünü gerçekleştirir. Bu tarz denetimde, projecinin devrede olmaması nedeniyle, son anda değişmesi ihtimali olabilecek hususlar, ya da imalatçıya kolaylık sağlayacak küçük değişiklikler, tartışılma olanağı kalmadan imalatlar yapılır. Çok tekrarlı imalatlarda bu gibi hususlar beklenmedik para ve zaman kayıpları yaratabilir.

4) Bazen de yatırımcı kendi bünyesinde bütün aşamaları kontrol etmek üzere bir teknik ekip oluşturur. Burada da ekibi oluşturan kişilerin deneyim ve iş anlayışına göre bir hizmet alınır. Ancak teknik ekibin projeci ile olan diyalogu, verimli bir eşgüdüm için önem arz etmektedir.

5) Kimi zamanda, sıra dışı olup, araştırma gerektiren yapılar için, akademisyenlerden hem projede hem imalat ve montajda denetim için yardım alınır. Bu tür eşgüdüm örnekleri üst seviyede de kalsalar, özellikle kritik konularda kaliteyi arttıracak, tereddütleri gidereceğinden zaman kayıplarını önleyecektir.

Tavsiyemiz, projecinin devrede olmadığı seçeneklerde de denetime ve eşgüdüme iştirak ettirilmesi doğrultusundadır.

C- EŞGÜDÜMÜN ÖNEMİ VE BAZI ÖRNEKLER

Denetlemeciler, imalatçılar ve montajcılar, her karar aşamasında projeci ile eşgüdüm içinde olmalıdırlar.

Denilebilir ki, ideal şartlarda, eksiksiz tamamlanmış bir projenin, imalatı ve montajı, denetlenmeye ve eşgüdüme ihtiyaç kalmadan, sorun ve risk oluşturmadan kalitesinde ve zamanında yapılabilmelidir. Bu ifade elbette ki doğrudur.  Ancak, özellikle kapsamlı işlerde, fiiliyatta, kaçınılmaz olarak ortaya çıkan olası “geriye dönüşlerin” yaşandığı da bir gerçektir. Bu tür geriye dönüşler çoğu zaman proje dışı olup, sonradan ortaya çıkan durumlardan kaynaklanmaktadır. Bu durumların olumsuz etkisini gidermek için, projeci ile paralel bir çalışma mutlaka gerekecektir. Demek ki, projecinin görev almadığı denetim şekillerinde de projeci ile diyalogu sürdürmek ve periyodik toplantılarla katkısını almak ihmal edilmemelidir.

Böylece,

1) Genel olarak, imalat ve montaj için yapılacak iş ve zaman planlaması, projeci ile eşgüdüm içinde yapılırsa çok daha sağlıklı ve eksiksiz olur.

2) İmalatçının anlayamadığı konular veya detaylar varsa, daha baştan “imalat planlaması esnasında” açıklığa kavuşur.

3) İmalat veya montaj şartlarının zorunlu kılması nedeni ile çıkacak revizyonların asgari değişiklikle yapılması ve sağlıklı yeni çözümlerin gerçekleştirilebilmesi, projecinin imalatçı yetkilileri ile eşgüdüm içinde olması suretiyle mümkün olmaktadır.

Örneğin: Çimko çimento fabrikasında ön ısıtma kulesinin, teknolojik ekipmanla paralel monte edilmesi zorunluluğu nedeniyle çapraz sistemlerinin ve bazı diğer bağlantılarının sonradan montajını sağlamak için alınan geçici tedbirlerin planlanması ve projeye uyarlanması.

4) Nakliye olanaklarının ve güzergahlarının zorunlu kılacağı yeni şartlara göre ebat ve ek revizyonları eşgüdüm ile zamanında ele alınabilmektedir.

Örneğin: a) Dubai’ye Türkiye’den gidecek büyük parçaların, gemi yerine tır ile nakli için, cıvatalı eklerle daha küçük ebatlara indirilmesi.

b) Açıklığı 108 m olan makasların mesnet kesme elemanlarının, Türkiye’deki “imalat iklim sıcaklığı” ile Dubai’deki “montaj iklim sıcaklığı” arasındaki fark nedeniyle, imalat esnasında projedekinden farklı yerleştirilmesi.

5) Montaj için gerekli olup, projede gösterilmeyen konstrüksiyon ilaveleri veya kaldırma şartlarına göre yapı elemanlarının bazı değişikliklere gereksinimleri, projeye eklenebilmektedir.

Örneğin: a) Samsun Ayvacık köprüsünde, montajın sular çekilince yapılabileceği ve bu sayede, 48 m lik elemanların kaldırılabileceği ortaya çıkınca, iki adet 300 t luk vince uygun kaldırma elemanlarının teşkili ve ana kirişlerin bu yeni kaldırma şartlarına göre tahkik edilmesi.

b) Yeni durumda, kuru zemine oturtulacak geçici montaj ayaklarının çelik konstrüksiyon olarak “süratle” projelendirilmesi ve imalatı, projecinin saha ekibi ve imalatçı ile eşgüdümünü gerektirmiştir.

6) Kimi zaman kritik projelerde, kaldırma ve saha imkanlarına göre ayrı bir “montaj projesi” de projeciye sipariş edilebilir. Bu projenin hazırlanması aşamasında montaj felsefesinin gerçekçi olarak mevcut olanaklara göre oluşturulabilmesi için, projecinin özellikle montajı yapacak ekip yetkilileri ile eşgüdüm içinde çalışması önem arz etmektedir.

D-YENİ ARAYIŞLAR                                                                                                                                    

4) İnsan faktörünü daha da azaltacak yeni bilgisayar programları ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır.

Üstünde haklı olarak çok durulan “denetleme ihtiyacı”, çoğunlukla “insan faktörünün” yoğunlaştığı aşamalarda, örneğin, projelendirme esnasında, bağlantı yerlerinin teşkilinde, yani bilgisayar programlarının uygulanamadığı durumlarda önem kazanmaktadır.

Ancak,

Deneyimli Projecilerin, bağlantı konstrüksiyonlarını teşkil etmeleri esnasında, birikimleri ile neredeyse genel mutabakata kavuşmuş, “klasikleşmiş konstrüksiyon kriterlerini” uyguladıkları da bilinen bir husustur.

Buradan giderek, en gayrı müsait şartları hesaplardan alan ve bağlantı noktalarında, “tipleştirilmiş konstrüksiyonları” seçip, otomatik olarak “hesaplayan ve çizen” bir programın mümkün olduğunu, hatta böyle bir programın farklı seçenekler için tercihler yaparak, ”akıllı bağlantılar” oluşturabileceğini düşündük. Proya A.Ş. yazılım Şirketimizde yaptığımız çalışmalarla, halen uluslar arasında revaçta olan (X Steel) Programına benzer şekilde çalışmakta olan mevcut “Comosys” çizim programımızın devamı mahiyetinde, böyle bir programı, gerçekleştirdik.  Çalışmalarımız “klasik dışı” bağlantı tiplerini de kapsam içine alma aşaması için devam etmektedir.  Hemen söyleyelim ki, program, uyguladığımız projelerde olağanüstü bir zaman tasarrufu sağladığı gibi, projenin denetlenmesi de insan faktörü iyice azaldığı için, daha kolay ve kısa zamanda yapılabilmektedir.

Böylece, önümüzdeki yıllarda projeciden imalatçıya aktarılacak projeler, baştan sona kadar neredeyse insan eli değmeden bilgisayar hassasiyeti ile yapılmış olacaktır.

İnsanın tamamen devre dışı kalacağı düşüncesi elbette ki doğru değildir. Nitekim, en iddialı programlarda, en azından yönlendirme anlamında, “mühendis eline” ihtiyaç duyulmaktadır.

Sonuç olarak, bütün bu tür iddialı çalışmalar, zaman tasarrufunu ve kaliteyi arttırdığı gibi, denetim ve eşgüdüm çalışmalarının da daha kolay ve güvenilir olmasını sağlamaktadır.

©Yapı Dünyası Dergisi 2010 Sayı: 2010/172 de yayınlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir