Erhan Karaesmen Hocanın: Yeni Kitabı “Ardgermeli Beton ve Yeni Çözümler”
Erhan Karaesmen Hoca İle Söyleşi
Erhan Karaesmen Hoca’nın 12 yıl önce yayınladığı ve Yapı Dünyası dergimizde de tanıtımı yapılmış olan ”Ardgermeli Beton ve Yeni Çözümler” başlıklı kitabı epeyce bir zamandır tükenmişti. Erhan Hoca, eski öğrencileri ve genç kuşak mühendislerinden oluşan coşkulu ve disiplinli bir ekibin de yardımıyla bu kitabın metnini epeyce genişleterek ve güncelleştirerek yeniden yayına hazırladı. Elimize ulaşmış olan bu yeni baskıyla ilgili genç kuşaktan en taze inşaat mühendisi meslektaşımız Özlem Açıkgöz’ün yaptığı röportajı ilişikte sunuyoruz.
Özlem Açıkgöz: Çok sayıda teknik ve bilimsel yayının müellifi olarak biliniyorsunuz. Bu geniş tecrübenize rağmen bir kitabınızın ikinci baskı yapmış oluşu sizde ne çeşit duygular uyandırıyor?
Erhan Karaesmen: Teknik konularda olduğu kadar kendime göre yakından ilgili olduğum sanatsal kültürel alanlarda da çeşitli dillerde ve bir bölümü kitap boyutunda olmak üzere yayınlarım oldu. Bunlar arasında ikinci kez basılanlar da çıktı. Ancak Ardgermeli Beton ve Yeni Çözümler başlıklı kitabım ilk baskısına nazaran son 10 yılın en taze bilgilerini ve bu alandaki yenilikçi düşünceleri de kapsayacak biçimde epey genişletildi. Neredeyse yepyeni bir kitap oldu. Eski sevgili öğrencilerim ve taze meslektaşlarımdan bilgili ve sevimli genç insanların da katkıları oldu. Sonuç olarak geniş bir kitap metniyle meslek camiasının önünde yeniden boy gösteriyorum. Mühendisliğin çeşitli konularında olduğu gibi benim daha yakından ilgilendiğim “ardgermeli beton” teknolojisinde de süratli değişiklikler oluyor. Bunların olabildiğince en taze ve yenilikçi olanlarına yer vermeye çalıştım. Yazarı için elbette haz verici bir duygu. Umarım ki hem öğrenci düzeyinde hem de mühendisliğin projelendirme ve uygulama alanlarında görev alan genç meslektaş çevreleri için yararlı olabilecek bilgileri aktarabilmişizdir.
Özlem Açıkgöz: “Beton” sözcüğünün kapsadığı malzemeler ve teknikler genişçe bir aile oluşturuyor. “Ardgermeli beton”un bu çerçevede taşıdığı özel anlamı biraz açıklayabilir misiniz?
Erhan Karaesmen: Beton bilindiği gibi mühendislik teknolojisinde ileri düzeye ulaşmış olan Roma İmparatorluğu döneminde “puzzolan” adlı bir güçlü ve akılcı malzemenin günümüze yansımış biçimidir. Çok uzun dönemler boyunca ortadan kaybolmuş ve bağlantı teknikleri de unutulmuş olan bu malzeme, bilindiği gibi 19.yüzyılın ilk yarısından itibaren Fransa’da “beton” adını taşıyan agrega kum çimento ve sudan oluşan bu karışımından oluşan bir yapı malzemesi olarak kendini yeniden göstermişti. Batı Avrupa’nın komşu ülkelerine de süratle yayılmış olan beton, üretiminde ve uygulanmasındaki metodların da gelişmesiyle uluslararası bir teknik boyut kazanmış bulunuyordu. Yeni gelişen ABD’nin değişik düşüncelere ve uygulamalara açık sosyo-teknik yapısıyla Atlantik ötesine süratle sıçrayıp daha da geniş uygulama alanlarına ulaşmıştı. Beton malzemesinin basınç gerilmelerine karşı gösterdiği güçlü dayanıma karşılık, çekme gerilmelerine karşı dayanıksız oluşu temel zafiyetini oluşturuyordu. Bunun akılcı bir çaresi olarak da, bilindiği gibi, beton malzeme ve teknikler ailesinin bir adım ötesine geçmiş bulunan “betonarme” uygulaması geliştirilmişti. Beton, içine yerleştirildiği kalıp elemanlarının geometrisini çok rahatlıkla benimseyebilme ve her türlü boşluk hacmine kolaylıkla yerleştirilebilme özelliği ve uygun yerlere konmuş çelik çubuk elemanları ile oluşturduğu aderans sayesinde belli dayanım düzeylerine rahatlıkla ulaşabilen bir malzeme ve yapım tekniği olarak günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Ancak daha geniş ve oylumlu yapı mekânlarının oluşturulması yoluna gidildiğinde ve bunların gereği olarak planlanan, projelendirilen betonarme yapı elemanlarının üzerine daha ağır yükler gelmesinin de söz konusu olduğu durumlarda betonarme bazı yetersizlikler sergiler olabiliyordu. Kendi öz ağırlığının artmasına da yol açan büyük kesitli masif yapı elemanlarının ortaya çıkması gerekebiliyordu. Özellikle gittikçe daha büyük açıklıklara ulaşmış köprü tabliyelerinde çeşitli edilgenlikler de gösterebiliyordu. Almanya ve Fransa başta olmak üzere köprü inşaatında ilerlemiş ülkelerde beton ailesi ve teknikleri paketinde bazı yenilikçi değişiklerin ortaya çıkması gerekti. Betona içinde yer aldığı yapı elemanının önceden bir muameleye tabii tutularak önceden bir basınç desteği sağlanması yoluyla genel adıyla “öngerilmeli beton” malzemesi ve teknikleri bir ön buluş olarak ortaya çıktı. Bunun daha da geliştirilmiş ve büyük açıklıklardaki gittikçe artan yükleri daha kolay karşılayabilecek biçimi olan ardgermeli beton yaklaşık bir yüz yıl kadar önce uygulama alanı bulmaya başladı. İlk 30-40 yıllık gelişme çizgisinde sahip olduğu süreklilik 2. Dünya Savaşı’nın ortaya çıkardığı büyük tahribatın gözlemleri de dikkate alınarak daha hızlı bir gelişme çizgisi yakalanmasını gerektirdi. 1960’lardan bu yana da ardgermeli beton son yarım yüzyılın inşaat işleri teknolojisine damga basan çok önemli bir oluşum olarak kendini gösterdi.
Özlem Açıkgöz: Uluslararası gelişmeler çizgisinde yaptığınız bu açıklamalar ülkemiz için de geçerli midir? Çeşitli gözlemlere göre Türkiye’mizdeki ardgermeli beton uygulamalarında gecikmeler gözlendi. Bu durumu kısaca özetleyebilir misiniz?
Erhan Karaesmen: Ardgermeli beton ve uygulamasına ülkemizde bir miktar gecikmeyle gelindiği açık bir olgudur. Aslında ilk uygulanmasının üzerinden yüzyılı aşkın bir zaman geçmiş bulunmasına rağmen betonarme malzemesi ve tekniği de bizim iklimimizde yeterince hızlı bir gelişme gösterememiştir. Kırsal kesimden kentlere göcün yoğunlaştığı şehir nüfuslarının hızla büyüdüğü bina inşaatı başta olmak üzere çeşitli mühendislik yapılarının uygulanmasının yaygınlaştığı bir dönemde betonarme inşaat işleri de yoğunlaşmıştır. Ancak bu kez, hiçbir yatkınlığı ve yetkinliği olmaya ama gözü kara girişimcilik özelliği öne çıkmış pek çok kişi, özellikle “bina müteahhidi” sıfatıyla inşaat sektöründe boy gösterir olmuştur. Özellikle küçük bina inşaatında inşaat kalitesi düşüklüğü kendini gösterdi. Çelik çubukların düzensiz ve yanlış yerleştirilmesinin sonucu olarak betonarme kalitesi, ülkemizde çok uzun yıllar tartışılan bir konuyu oluşturdu. Hazır beton üretimindeki gelişmeler ve yapı kalitesi kontrollerini son dönemlerin ağır hasarlı depremlerinin dürtüsüyle bir miktar yaygınlaşmasının sonucu olarak betonarme inşaatta belli bir düzenin, ancak çok gecikmeli olarak, oluştuğu gözlenebilmektedir. Buradaki gecikme, beton işlerindeki her alandaki yavaş gelişmenin ana sebebi gibidir. Ancak son 10-15 yıllık dönemde ardgermeli beton silo, ardgermeli beton tabliyelere sahip açıklıkları gittikçe büyüyen köprüler gibi yapı türlerinin daha sık inşa edilir oluşu dolayısıyla belli bir uygulama yoğunluğuna doğru ilerliyor. Bundan memnuniyet duymak lazım.
Özlem Açıkgöz: Kitabınızda tüm bu konular nasıl bir sırayla ele alınmıştır?
Erhan Karaesmen: Epeyce genişletilmiş ve güncelleştirilmiş bir metin olarak 12 yıl önceki kitaba göre, kitaptaki bölüm sayısının artırılması yoluna gidildi. Ana teknik açıklama metin parçaları olarak 9, ve ek dokümanlarla birlikte 10 bölümden oluşan bir metin ortaya çıktı. İlk üç bölümde ardgermeli beton tekniği ile ilgili genel açıklamalara yer verilerek dünyadaki etkileyici bazı örneklerinden söz edildi ve ülkemizdeki biraz gecikmeli ilerleme durumu irdelemesi yapıldı. 4 ve 5. Bölümlerde ardgermeli beton malzemesinin ayrıntılı tanıtımı yapıldı ve sahip olduğu sınır gerilmeleri incelendi. Bu malzeme ve teknoloji ile inşa edilmiş yapı elemanlarının boyutlandırılmasına ilişkin dünyadaki çeşitli güvenilir yönetmeliklerde verilen tanımlar irdelenerek özetlendi. 6., 7. ve 8. Bölümler sırasıyla bu malzeme tekniğin uygulama alanına en geniş şekilde giren yapı tiplerinin incelenmesine ayrıldı. Önce bina türü yapılar; sonrasında kapsamlı biçimde köprü türü yapılar ele alındı. Bu dizideki son bölümde ise ardgermeli beton silo yapıları incelendi. Son bir teknik açıklama metnini oluşturan 9. Bölümde ise yakın gelecekteki gelişmeleri de haber veren ülkemizdeki bazı cesur uygulamalardan söz edildi.
10. Bölüm ana metin bölümlerini tamamlayıcı bir bölümü listeleştirilmiş yardımcı bilgilerin toplu olarak sunulduğu bir metin parçasını oluşturdu. Kitap metninin İngilizce ve Fransızca geniş birer özetleri de bu ek bölümde yer aldı.
Özlem Açıkgöz: Kitap metninin bazı bölümlerinde uluslararası ölçekte etkileyici bazı örneklerin verildiğinden söz ediyorsunuz. Bunların en fazla hangilerinden ve ne ölçekte etkilendiğinizi açıklayabilir misiz?
Erhan Karaesmen: Bina örneği olarak aynı zamanda ülkemizde cesur bir uygulama olarak yer alan Ankara Sheraton Oteli ek binasındaki ardgermeli yapı parçalarının beni etkilediğini söyleyebilirim. Projesinin hazırlanmasında bir miktar yol göstericilik ama özellikle uygulamasında aktif danışmanlık yapmış bulunmam bu binayı bana duygusal olarak da daha fazla yaklaştırmış bulunuyordu. Uluslararası köprü örnekleri olarak da yapımı sırasında şantiyesine de yolumu düşürmüş olma şansını bulduğum Millau Köprüsü’nden benzersiz bir yaratıcılık taşıyan projelendirme ve uygulama ayrıntıları dolayısıyla çok etkilendiğimi söyleyebilirim.
Özlem Açıkgöz: Ardgermeli betonun gelişme çizgisinde ülkemizdeki beklentiler neler olabilir?
Erhan Karaesmen: Önceki soruları yanıtlarken serpiştirilmiş olarak dile getirdiğim gibi ardgermeli beton macerasının son on yılı ülkemizde umut verici bir canlılık sergilenmesiyle yaşandı. Karayolları Genel Müdürlüğü idaremizin bir çeşit öncülüğünü yaptığı girişimlerle inşaat safhasında henüz çok yaygınlaşmamış olmakla birlikte projelendirilmek üzere ardgermeli beton tekniklerinin dünyadaki uygulamalarından geri kalmayan çeşitli cesur çözümlerin yer alır olduğuna tanıklık ediyoruz. TCDD idaremizin de ve hatta bazı büyükşehir belediyelerindeki teknik birimlerin ardgermeli beton kavramına daha yakın geldiği memnuniyetle izleniyor. Bunlar kadar önemli bir diğer gelişme de çok katlı yapılarda zaman zaman rastlanır olan büyük açıklıklı döşeme plaklarının ardgermeli beton tekniği ile inşa edilmesi yolunda gelişmeler izleniyor. Orta Doğu Teknik Üniversitemizin Karayolları Genel Müdürlüğü ile ortaklaşa bir araştırma ve inceleme etkinliği olarak yürütülmüş ve çok yakınlarda tamamlanmış bulunan bir köprü mühendisliği alanındaki araştırma projesinin de kendi çapında bu gelişme arayışına ve beklentisine katkıda bulunduğundan söz etmeliyiz.