Hava Kalitesi Çok Sayıda Avrupalı İçin Hararetli Bir Konu Olmaya Devam Ediyor
Geçtiğimiz ay Avrupa Çevre Ajansı (AÇA), son ‘Air Quality in Europe’ (Avrupa’da Hava Kalitesi) raporunu yayımladı ve bu rapor gösterdi ki, Avrupa’da hava kalitesi yavaş yavaş iyileşme gösterse de, hava kirliliği en büyük sağlık risklerinden biri olmaya devam ediyor. AÇA hava kalitesi uzmanı Alberto González Ortiz ile oturduk, rapora ait bulguları ve uydu görüntülerinin hava kalitesi araştırmalarında nasıl kullanıldığını konuştuk.
2016 raporunun kritik bulguları nelerdi?
Bu yılın raporu gösteriyor ki, Avrupa’da hava kirliliği konsantrasyonlarının yavaş yavaş iyileşme gösterdiği bir gerçek. Ancak yine de sağlık üzerinde kayda değer etkiler görmekteyiz. Hava kirliliği yol açtığı hastalıklar nedeniyle, yaşam kalitesinin düşürmeye devam etmektedir. Güncellenmiş raporumuz aynı zamanda, 2013 yılında 41 Avrupa ülkesinde yaklaşık 467.000 erken ölümden sorumlu olan PM2.5 gibi en zararlı hava kirleticilerinin sağlığa etkilerine dair yeni bir değelendirme de sunuyor.
Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşlar sayesinde artık hava kirliliğinin sağlık riskleri oldukça iyi biliniyor ve bu sayede Avrupa’da insanlar, bu sorunun boyutlarının giderek arttığı yönünde daha fazla bilinçleniyor. Her gün hava kirliliğine maruz kalmaktayız. Görmeseniz de, hava kirliliği düzeyleri yüksek olduğunda bunu gerçekten hissedebilirsiniz.
Raporda şehiriçi ulaşım ve hava kirliliği hakkında nelerden söz ediliyor?
Raporda karayolu ulaşımının hava kirliliğine etkisi vurgulanıyor; bu konu Paris ve Londra dahil birkaç Avrupa kentiyle bağlantılı olarak geçtiğimiz dönemde haberlere konu olmuştu.
Karayolu ulaşımı, sağlığa zarar veren nitrojendiyoksidi (NO2) atmosfere salan ana kaynaklardan bir tanesi. Bu kirletici aynı zamanda ozon ve havada oluşabilen partikül maddelerin de göstergesidir. Karayolu ulaşımı ayrıca benzin yanmasının yanısıra lastik ve frenlerin yıpranması dolayısıyla, önemli bir birincil partikül madde kaynağı. Üstelik tüm bunların yanında, çok önemli bir sera gazı emisyonu kaynağı da.
Karayolu ulaşımı kamuya ait alanların geniş bir kısmını da kaplıyor. Örneğin trafik sıkışıklığını ele alalım. Gürültüye de neden oluyor. Öyleyse bu çok boyutlu bir sorun.
Elbette ulaşım ve mobilitenin gündelik hayatmızda oynayacağı önemli rolü kimse sorgulamıyor, ancak bir yerden bir yere gitmek daha sürdürülebilir kılınabilir. Avrupa’da pek çok şehrin çoktan eyleme geçtiğini, daha sürdürülebilir ulaştırma sistemleri kurmaya çalıştığını görüyoruz. Araç sayısını sınırlandırma kısa vadeli çözümlerdir. Bu nedenle ulaşım sistemimiz için daha uzun dönemli temel ve yaratıcı değişiklikler düşünmeli, genel sağlığımızı iyileştirmeliyiz.
Raporlar aynı zamanda, mesken ve ticari yapılardan kaynaklanan emisyonlara da dikkat çekiyor. Bu emisyonların neden olduğu sorunların boyutu nedir?
Özellikle kış dönemi, odun sobaları ve şömineler dikkate alındığında, insanların düşündüğünden çok daha büyük bir sorundur bu. Özellikle doğu ve kuzey Avrupa’da çoğu insan şömine ve odun sobaları yakıyor, bu da yüksek miktarda PM2.5 salınımına yol açıyor. Mesken, ticari yapılar ve diğer sanayi yapılarının ısıtılması için her türde yakıtın yanması, fiilen en yüksek PM2.5 salınımını teşkil ediyor. Sektörün tamamı, Avrupa düzeyinde toplam PM2.5 emisyonunun yarısından fazlasına neden oluyor.
Kış döneminde bir başka sorun da, durgun hava koşullarında bu emisyonların çoğu, sıcaklık terselmesi nedeniyle zemine çöküyor ve uzunca süre burada kalıyor. Bu koşullar altında daha soğuk olan hava kütlesi, atmosferin alt katmanlarında kalıyor. Daha soğuk ve aynı zamanda daha ağır olan bu hava kütlesi, emisyonların atmosfere yukarı yönlü karışmasına ve dağılmasına engel oluyor, bu nedenle kirlilik zemine yakın kalıyor.
AÇA Avrupa’da hava kalitesini iyileştirmek için ne yapıyor?
AÇA’nın önemli katkılarından biri, hava kalitesine dair daha iyi kararların oluşturulmasında politika belirleyicilere yardımcı olabilecek bilgi ve verileri sunmak. Bunun yanında çalışmamız, soruna dair kamu bilincinin artırılmasına da yardımcı oluyor, bu da eş düzeyde önemli bir konu.
Avrupa ülkelerinden hava kirliliğine dair resmi veriler topluyor, ardından bunları rapor ve göstergeler yoluyla düzenli hava kalitesi değerlendirmelerinde kullanıyoruz. Ayrıca hava kirliliği verilerimizi genel kamu, ulusal veya bölgesel makamlar ve AB Kopernik uydu programı da dahil çok sayıda farklı paydaşın erişimine açıyoruz. Bunların yanında Avrupa ve uluslararası düzeyde düzenli olarak seminer, konferans ve toplantılara katılıyor, sorun ve bulgularımızı paylaşıyoruz ki, bu da politika belirleyicilerin tedbir almasını kolaylaştırıyor. Hava kirliliği, geniş bir politik yelpazesiyle ilişkili; bu nedenle önceliklerimizden biri, entegre sektör politikaları ve tedbirlerinin tanıtımını yapabilmek.
Hava kirliliğinin izlenmesini iyileştirmek için kullanılan herhangi bir yeni teknoloji var mı? Verilerimizin büyük bir çoğunluğu, sabit hava kalitesi izleme istasyonlarından toplanmaktadır. Bu istasyonlar üye ülkelerimizde ulusal ve yerel yetkililerce yönetilmektedir. Ancak veri toplamada şu anda farklı teknolojilerin de kullanıldığını görmekteyiz. Bunların arasında AB’nin Kopernik program kapsamında uydu kullanımıyla veri toplanması da var. Bu oldukça yeni. AÇA Kopernik atmosfer hizmetleriyle çalışıyor ve AÇA hava kalitesi ekibi olarak bu verilerden bir kısmını çalışmalarımızda kullanıyoruz. Modellemeyle uydulardan gelen bilgileri birleştirerek, kirletici konsantrasyonlar için daha iyi uzaysal dağılım elde edebiliyoruz. Böylece yalnız belirli ölçüm istasyonlarından belirli aralıklarda veri almak yerine, daha geniş resme erişebiliyoruz. Ancak model sonuçlarını gerçek zamanlı gözlemlerle doğrulamak çok önemli, bu da AÇA’nın Avrupa dahilinde aldığı verileri gerekli kılıyor.
Aynı zamanda vatandaşlar tarafından sensör kullanımıyla yürütülen hava kirliliği izlemesi “grass- roots” hareketini de görüyoruz. Bu yeni bir bilgi kaynağı, fakat bu cihazların doğruluğu halen iyileştirilmeli. Henüz tam olarak güvenilir değiller, ancak bu yeni çıkan bir teknoloji ve hem kamu bilincini hem de hava kirliliği sorunlarını ele alma konusunda topluluk katılımını artırmanın muhteşem bir yolu. Bir noktada bu teknoloji de iyi bir tamamlayıcı bilgi kaynağına dönüşebilir.
Alberto González Ortiz
04/2016 sayılı AÇA bülteninde yayımlanan röportaj, Aralık 2016.
İlgili yayınlar
Air quality in Europe — 2016 report Air quality in Europe — 2016 report.
Yapı Dünyası Dergisi 2017 Sayı: 260-261 de yayımlanmıştır.