Memurların Ticaret Yasağı

Memurlar İçin Ticaretle Uğraşma Yasağının Kapsamı

Atilla İNAN

GİRİŞ
Çalışma özgürlüğü insan haklarının temel taşlarından birdir. Türk Anayasası da çalışma özgürlüğünü 48. maddesinde kabul etmiştir. Ancak çalışma özgürlüğünün de bazı doğal sınırları vardır. Özgür iradeyle bir seçim yapılmışsa onun koşullarına da uyulması gerekir. Örneğin memur statüsünde olanlar için ticaretle uğraşma yasağı vardır. Hatta yargıçlar ve askeri personel için bu alan daha da kısıtlanmış olup, derneklere üye olma ve yönetim kurullarında görev alma konuları dahi katı koşullara bağlanmış ve sınırlanmıştır. Memurlar için ticaretle uğraşma yasağı olmasına karşın tarımla uğraşmak, evini satmak veya kiraya vermek, hisse senedi alıp satmak gibi sınırlı ölçüde girişimcilik olanakları bulunmaktadır. Bu yazımızda söz konusu yasağın sınırları çizilmeye çalışılarak memurların girişimcilik olanağı anlatılmaya çalışılacaktır.

I- DEVLET MEMURLARI KANUNUNDAKİ DÜZENLEME
Memurların başka işlerle uğraşıp uğraşamayacağına ilişkin düzenlemeler genel hatlarıyla Devlet Memurları Kanununda yer alır. Ayrıca bu düzenlemeleri daha da daraltan hükümler, Askeri Personel Kanunu, Hakimler Kanunu, Sayıştay Kanunu gibi özel kanunlarda da yer almıştır. Genel ilkeler Devlet Memurları Kanununda düzenlendiği için incelememizde öncelikle Devlet Memurları Kanunu esas alınmıştır. Konuya ilişkin düzenleme D.M.K.nun 28. maddesinde yapılmıştır.

Söz konusu madde hükmüne göre; “Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (tacir) veya (esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirketlerde komandite ortak olamazlar (görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç).

Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri ile kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim ve denetim kurulları üyelikleri ve özel kanunlarda belirtilen görevler bu yasaklamanın dışındadır.

Eşleri, reşit olmayan veya mahcur olan çocukları, yasaklanan faaliyetlerde bulunan memurlar bu durumu 15 gün içinde bağlı oldukları kuruma bildirmekle yükümlüdürler.”

Görüldüğü gibi yasa memurların tacir ve esnaf sayılmalarını gerektirecek bir biçimde çalışamayacaklarını, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamayacaklarını vb. düzenlemiş olup sınırlamalar arasında tarımla uğraşmak bulunmamaktadır. Özgürlükler ancak yasalarla sınırlanacağı ve yasada tarımla uğraşma yasağı şeklinde bir sınırlama olmadığı için, çalışma saatleri açısından sorun olmadığı sürece memurlar tarımla uğraşabilirler. Ürettikleri tarım ürünlerini de memur vakar ve haysiyetine zarar vermemek koşuluyla satabilirler.

Yine yasa metninde bir sınırlama olmadığı için memur statüsünde olsa bile yazarlar, sanatçılar telif eserler verebilirler. Kitap, beste, tablo vb. şeklinde telif eserler üretilmesi, söz konusu eserlerin satılması nedeniyle kazanç elde edilmesi ticari kazanç sayılmaz. Memurların kendi yayınladığı kitapları veya kendi yaptıkları tabloları satmaları da ticari iş veya kazanç sayılmaz.

Memurların sahip oldukları taşınmazları kiraya vermeleri, kendi evlerini satmaları, kendi evlerini yaptırmaları ticari iş sayılmaz. Memurun ev yapıp satmasının süreklilik kazanarak bir meslek haline gelmesi tacir sıfatını kazandırması nedeniyle yasak kapsamına gireceği kesindir.

Yasada değinilen sınırlamalar arasında serbest meslek görevinin yapılıp yapılamayacağına ilişkin bir açıklık yoktur. Ancak bu konuda sınırlama serbest meslek çalışmalarını düzenleyen çeşitli yasalarla yasaklanmıştır.

Memurların ticaretle uğraşmasının yaptırımı, Devlet Memurları Kanununun 125/D-h maddesinde gösterilmiş bulunmaktadır. Buna göre, ticaret yapmak ya da Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak “kademe ilerlemesinin durdurulması” cezasını gerektiren bir durumdur. Bu hükümden söz konusu disiplin cezasına katlanan memurun ticaretle uğraşabileceği anlamı çıkarılamaz.

Disiplin cezasını gerektiren eylemlerin tekrarlanması halinde bir üst ceza verileceğinden, ticaretle uğraşmanın sürdürülmesi ve disiplin kurullarına getirilmesi halinde, memuriyetten çıkarma cezası yaptırımı uygulama olanağı vardır.

II- MEMURLARIN ŞİRKET KURMASI VEYA ORTAK OLMASI
Memurların şirket kurabilmesi veya ortak olabilmesi, ortağın tacir unvanını kazanıp kazanmaması durumuna göre farklılık gösterir. Ortak tacir sıfatını kazanıyorsa şirket kurmak veya ortağı olmak memur için yasak sonucunu doğurur.

Türk hukukunda var olan belli başlı şirket tiplerini ticaret hukuku yönünden iki grupta değerlendirmek mümkündür. Buna göre, tüzel kişiliği bulunmayan ve Borçlar Kanununda düzenlenmiş olan adi şirketler birinci grubu; buna karşılık tüzel kişiliğe sahip ve Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş bulunan ticaret şirketleri ise ikinci grubu oluşturmaktadır. Ticaret Kanununa göre kurulmuş ticaret şirketleri de kendi aralarında şahıs şirketleri ve sermaye şirketleri ayrımına tabi tutulur.

A- MEMURLARIN ADİ ŞİRKETE ORTAK OLMASI
Yukarıda değinildiği gibi adi şirket ortağı bir şahıs şirketi olup her ortak ayrı ayrı tacir sıfatını kazandığı için adi şirket ortağı olmak memurlar için mümkün değildir.

B- MEMURLARIN KOLLEKTİF ŞİRKETE ORTAK OLMASI
Devlet Memurları Kanununun 28. maddesinde açıkça memurların bu şirketlere ortak olamayacağına ilişkin düzenleme yer almaktadır. Bunun sebebi, kural olarak ortaklardan her birinin şirketi idare ve temsil yetkisine sahip olması (TTK Md. 160, 175) ve ortakların şirket borçlan nedeniyle müteselsilen ve sınırsız biçimde sorumlu tutulmalarıdır. Devlet Memurları Kanununda söz konusu açıklık olmasa bile kollektif şirket bir şahıs şirketi türü olup, her ortak tacir sıfatına sahip olduğundan yine memurların kollektif şirket ortağı olmaları hukuksal açıdan olanaksız olurdu.

C- MEMURLARIN KOMANDİT ŞİRKETLERE ORTAK OLMASI
Devlet Memurları Kanununun 28. maddesi, memurların komandit şirketlere ortak olması konusunda ayrım yapmakta ve bunların komandite ortak olmalarını yasaklamaktadır. Kanun, adi ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler arasında herhangi bir ayrım yapmış değildir.

Bilindiği gibi, komandit şirketlerde ortaklar, sorumlulukları bakımından ikiye ayrılmakta ve şirket borçları nedeniyle sorumlulukları, şirkete koydukları sermaye ile sınırlı tutulan ortaklar “komanditer ortak”, bütün malvarlıkları ile sınırsız biçimde sorumlu tutulan ortaklar ise “komandite ortak” adını almaktadır. Türk Ticaret Kanununa göre, şirketin idare ve temsili komandite ortaklara aittir.

Komandite ortaklar tacir sıfatına sahip, komanditer ortaklar ise tacir sıfatına sahip olmayıp sorumlulukları sermayeleriyle sınırlıdır. (TTK Md. 257, 476). Bu kurallar karşısında, komanditer ortaklar bizzat ticari faaliyet yapma durumunda olmadıklarından, memurların komandit şirketlere komanditer ortak olmalarında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.

D- MEMURLARIN ANONİM ŞİRKETLERE ORTAK OLMASI
Anonim şirketler sermaye şirketi olup, ortaklarının sorumluluğu koydukları sermaye ile sınırlıdır. Ortakların şirketi idare ve temsil konularında yetkileri de bulunmamaktadır. Ayrıca ticari yaşamın gelişimi ve düzeni açısından da çok katı olmamak gerektiğinden, devlet memurlarının anonim şirketlerde kurucu ortak olmaları ya da kurulu şirketlerde sonradan ortak olmaları mümkündür. Ancak şirketi idare ve temsil görevleri nedeniyle yönetim kurulu üyeleri arasına girme hakları bulunmamaktadır. Danıştay İçtihatları da bu doğrultudadır. Bir öğretim üyesinin anonim şirkete kurucu üye olabileceği hakkında Danıştay 1. Dairesinin 19.06.1991 tarih ve E. 1991/77, K.1991/105 sayılı bir kararı bulunmaktadır.

E- MEMURLARIN LİMİTED ŞİRKETLERE ORTAK OLMASI
Devlet Memurları Kanununda anonim şirketlerde olduğu gibi limited şirketlerde de, memurların ortak olup olamayacakları hakkında bir açıklık yoktur. Kanun açık bir hüküm içermemektedir. Bununla beraber, limited şirketlerde ortakların şirket borçları nedeniyle sorumlulukları, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır (TTK Md. 503, 532). Bu nedenlerle, memurların limited şirketlere ortak olmaları mümkündür. Her ne kadar, limited şirketlerde, ortakların kural olarak hep birlikte şirket işlerini idare ve temsile yetkili ve zorunlu oldukları biçimindeki kural (TTK Md. 540), bu konuda tereddüt yaratmaya elverişli ise de, memurların limited şirketlere ortak olmalarında kanuni bir sakınca bulunmamaktadır.

F- MEMURLARIN KOOPERATİF ŞİRKET ORTAĞI OLMASI
Devlet Memurları Kanunu yukarıda belirtilen hükmüyle hem kooperatif üyesi olmaya hem de söz konusu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev almaya izin vermiştir. Ancak bu kooperatiflerin yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifi niteliğinde olması şarttır.

Devlet Memurları Kanunu yönetim kurulu yanında, denetim kurullarında da görev alabileceklerini düzenlemişse de Sayıştay Genel Kurulu bir kararında Sayıştay meslek mensuplarının kooperatif yönetim kurullarında görev alabilecekleri ancak denetim kurullarında görev alamayacakları biçiminde bir karar vermiştir.

SONUÇ
Memuriyet görevi devam ettiği sürece ticari işlerle uğraşmak ve tacir veya esnaf sıfatını kazandıracak işlemlerde bulunmak olanağı yoktur. Ticaretle uğraşma yasağı telif eserlerin değerlendirilmesini kapsamına almaz. Yasaklanmadığı için memurların asıl görevlerini aksatmamak koşuluyla tarımla uğraşabilme olanakları vardır.

Ticari şirket ortaklıkları tacir sıfatını kazandırıyorsa, memurlar şirketlere ortak olamazlar. Yönetim kurullarında bulunmamak koşuluyla sermaye şirketlerine ortak olabilirler.

Yapı, kalkınma ve tüketim kooperatiflerine ise memurlar ortak olabilecekleri gibi yönetim ve denetim kurullarında görev de alabilirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir