Güneşsiz Evler

Güneşsiz Evler

Prof. Dr. Orhan KUNTAY

Kentin gerçek yaşam sanatı öncelikle mimari ve şehirciliktir. Bu sanatta sınıfta kaldığımızı üzülerek izlemekteyiz. Çarpık kentleşme, çarpık mimarlık!

Ana fotoğraf, Ankara Balgat Cevizlidere mahallesinde güneşsiz evler, gecekondu dönüşüm alanında yeni yapılaşmayı göstermektedir. Şehircilik ilkelerinin hiçe sayıldığı, verilen arsadan en fazla inşaat alanını nasıl elde ederim üzerine kurulu bir mimarlık örneklerini görmekteyiz.

Batı yönüne eğimli, yatık gelen doğu güneşini az alan, güney yönünde yapıların birbirini gölgelediği, batı güneşini öndeki blokların dışındakilerin almadığı , %50 si istenilen düzeyde güneş almayan dairelerden oluşan yepyeni bir Cevizlidere mahallesi. Şehircilik bu mu? Mimarlık bu mu?

Cezayir’in 3000km güneyinde 23 derece paralelinde bir yerleşim, güneye eğimli bir alanda kurulmuştu. Güneşin çok bol olduğu bir yerde bile insanlar güneye yönlenmeyi tercih etmişlerdi.

Nedir güney yönünün önemi ve yapılar güney güneşinden nasıl yararlanmaktadır?
Güney güneşi kışın en çok ısıya ihtiyaç duyduğumuz zamanda salonlarımızı ısıtan yöndür. Eğik bir açıyla derinliğine güneşten yararlanmamızı sağlayan bir yöndür. Yazın ise, yoğun istenmeyen  güneşi küçük bir çıkma veya balkon ile engellemeye elverişlidir.

Candilis’in yapıların güney güneşinden yaralanmaları için nasıl yönlenmeleri gerektiğini gösteren şeması

Candilis’in yukarıdaki şeması, güney güneşinden yaralanmak için apartmanların nasıl yönlenmesi gerektiğini göstermektedir. Sağdaki Y şeklinde apartman dizilişi kışın en yüksek güneş enerjisinden yararlanmayı sağlamaktadır. O halde bu blok dizilişi doğrudur. Soldaki yönlenmelerden kaçınmalıyız. Cevizlidere’deki apartman blokları soldaki ikinci blok dizilişinde yapılmaktadır. En az güneş alan bir uygulamadır.

Türkiye’de kuzey-batı, kuzey ve kuzey-doğu yönlerinden esen Karayel ve Poyraz’a karşı yapılarımızı hiç yönlendirmemeliyiz. Bu yönden rüzgarla itilen yağmur, kar, soğuk hava en olumsuz koşulları yaratmaktadır.

Ortak ısıtma merkezine sahip bir apartmanda, kuzeye bakan daireler ne kadar fazla ise aynı apartmandaki diğer daireler, kuzeye bakan dairelerin ısınmasını sağlamak için çok yüksek ücret ödemek zorunda kalmaktadırlar. Her katında dört daire olan bir blokta en az %25 fazla ısıtma gideri ödenmektedir.

İkinci konu, güneş enerjisinden faydalanma sorunudur. Almanya’da konutların %20 oranında güneş enerjisiyle ısıtılması zorunludur. Ülkemizde bol bol güneş olduğu halde, yalnızca su ısıtmada bu enerjiden yararlanılmaktadır.

21 derece oda sıcaklığı ideal bir konfor sıcaklığıdır. Bunun üzerindeki sıcaklıklar da dairelerin soğutulması için enerji harcanmaktadır. Satılan klimaların harcadıkları enerji üstelik elektrik enerjisidir. O halde güneşin kontrolu da önemlidir. Batı güneşi en zor kontrol edilebilmektedir. Cevizlidere’de öndeki dairelerin yazın pencerelerinin sürekli kapalı olduğunu göreceğiz.

Kentte bazı yapı adaları diğer adalara göre daha fazla ısınmaktadır. Çevresindeki adalara göre ısısı 5-10 derece daha fazla olan adalara “Isı Adası” denmektedir. Bu adalardaki dairelerde daha fazla soğutma için enerji harcanmaktadır. Isı adalarının oluşumu aşağıdaki nedenlere bağlıdır:
– Klimatiktir: Rüzgarsız, açık hava, hava kirlenmesi etkilemektedir.
– Enerjiyle İlgilidir: Enerji kullanımından gelen çıktılar sonucunda ısı artmaktadır. Fırın, lokanta, pastahane, düğün salonları, apartman ısı merkezleri, sanayi alanları çeperlerinde ısı artmaktadır.
– Coğrafik Yönlenmeyle İlgilidir: Konut adalarının yönlenmesiyle ilgilidir. Batıya bakan bir yerleşme yazın çekilemez bir yaşam oluşturmaktadır.
– Morfolojiktir: Yapı yoğunluğu, yığılma ve yapılı çevre ile yeşil alan yüzdesi oranı yani betonlaşma, yeşil alanın olmadığı bir yerleşmede ısı artmaktadır.
– Yapısaldır: Kentin büyüklüğü, mineralle kaplı yapı yüzeyleri, özellikle yapıların güneş ışınlarını yansıtan cam mozaik ve benzeri kaplamalar, aynalı camlar v.b. kentteki ısı adalarının oluşumunu artırmaktadır. Ayrıca vadi tabanlarının yapılarla doldurulması sonucu kentin tepe vadi noktaları arasındaki hava akımlarının önlenmesi geceleri konutlarda oturulamaz sıcaklıklar oluşturmaktadır.
– Politiktir: Rant peşinde koşan, çarpık kentleşme anlayışı sonucunda ısı adaları oluşmaktadır.

Sonuncu konu ise, yapıların birbirlerinin güneşlenmesine engel olmalarıdır. Diğer yapıları gölge içinde bırakmalarıdır. Aslında yol genişliği ile yapı yükseklikleri arasındaki oran, özellikle zemin katlarının güneşlenmesini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir. Kat artırımı gibi çok yanlış yaklaşımlar, örneğin Ankara Bahçelievler de birçok konutun kışın istenilen güneşi almamasına neden olmuştur.

Ülkeler konutlarında enerji kullanımını en aza indirecek önlemler alırken, ülkemizdeki şehirci ve mimarların duyarsız davranmalarını anlamak mümkün değildir. Yapı Dünyası dergimizin konuya yer vermesini kutluyorum. Yapı Dünyası Dergisi Şubat 2007 sayısında Sn. Celal OKUTAN’ın “Enerji Verimliliği” için uyarılarına önemle eğilmek gerekmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu’na göre Türkiye, 2007 yılının ilk üç ayında enerji ithali için 7 Milyar Dolar ödemiştir. Enerji ithalatı, toplam ithalatın %20 sini oluşturmaktadır. %20 oranında enerji tasarrufunun ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu kavrayamamış olmamız çok acıdır. Kaldı ki, enerji ithal etmeden, yenilenebilir enerjiden yaralanarak dışa bağımlılığımızı azaltmak için projeler, günümüzün acil önemli sorunu olarak görülmektedir.

©Yapı Dünyası Dergisi 2007 Sayı: 135 de yayımlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir