Yapı Üretiminde Geliştirme ve Değişim Sorunları

Yapı Üretiminde Geliştirme ve Değişim Sorunları

Cihat UYSAL, Mimar Yüksek Mühendis

Ülkemizde son yıllarda yapı üretim ve teknolojisi kullanımında gözle görülür bir değişme var. Değişme sözcüğünü kullanmamın nedeni, teknik ve teknoloji seçiminin geniş bir çeşitliliği kapsaması. Tasarım, üretim kararlarını verenler bu değişimde belirleyici oluyor. Bölük pörçük ve başta eğitim kurumları olmak üzere, kamu örgütlerinin gelişmeleri izlemedeki yetkinliği sonucu belirliyor. O nedenle, değişim, dönüşüm ve yenilik farklı biçimlerde yaşanıyor.

Bu süreçte eğitim ve kamu yapı üretim eğitimi ve uygulamanın örgütlenmesi kendi eylemsizliklerini yenmekte zorlanırken, yurtdışında yapı yapan yapı şirketleri ve oralarda çalışan teknisyen ve mühendis yeniliği besleyen en güçlü kaynak. Yapı sektörünün içinde yaşayanlar bu satırları okurken yapacağı değerlendirme, tanık olduğunuz gözlem ve okumalarla anlaşılabilir. Ben kendi tanıklığımda bir örnek vermek istiyorum. 1999 depreminden sonra yapım şartnamelerinde acele ederek, sonuçlarını düşünüp irdelemeden yapılan değişiklik ve düzenlemede yaşadıklarımı yazacağım.

İlk dikkatimi çeken ve yadırgadığım konu betonarme yapılarda kullanılan demir donatının nervürlü donatıya dönüştürülmesi oldu. Yuvarlak kesitli inşaat demiri üretim kalitesi oransal olarak yüzde yetmişlerin üzerine çıkmışken, üretim kalitesi ve kullanımı koşulları hiç irdelenmeden nervürlü donatı kullanımına geçildi. Üstelik, yine sonuçları irdelenmeden betonarme yapı elemanı kesitlerinde donatı oranı arttırıldı. Bu değişikliği, cezayı arttırarak trafik sorununu çözme anlayışına benzetebiliriz. Sonuç olarak, bazı yapı elemanlarının yapımında beton yerleştirilemez oldu. Nervürlü üretilen donatı ise malzeme üretim kalitesi sorunları yaşanmaya başladı. Örneğin, donatının camsı kırılgan üretilmesi önlenmeden kullanıma sokuldu.

İkinci tanıklığımı 2000 yılından sonra bulunduğum şantiyede yaşadım. Yapıyı denetleyen yabancı mühendisler, malzeme testlerini üniversite laboratuvarında yapmamızı istedi. Ben, deprem sonrası Bayındırlık Müdürlüklerinde Test Laboratuvarları kurulmuştu. Bu gelişmeyi anlatarak test için Bayındırlık Laboratuvarına gitmeye razı ettim. Gittiğim kuruluş Marmara bölgesinde idi. Laboratuvara gittiğimizde gerçekten beyaz önlüklü personel ve tertemiz bir laboratuvar ile karşılaştık. Ne var ki, test aletinin kalibrasyonunu sorduğumda personelin bu kavramdan haberi olmadığını gördüm. Yabancı teknik personele ne diyeceğimi bilemedim. Aklımdan, daha ücra yörelerde test cihazı bozulmasın diye kilit altına vurulmuştur düşüncesi aklımdan geçti. Üzüldüm…

Yazıyı sonlandırırken, yazıda değindiğim örneklerden birini yukarıda fotoğrafını gördüğünüz fotoğraf ile anlatmak istiyorum. Betonarme köprü kolonunun donatı alanı ve çubuk sayısı dikkate alınmadan yapılan tasarım ve uygulama sonucu donatı aralığı beton geçmeyecek hatta aralarına parmak sokulamayacak hale gelmiş. Bu köprü deniz kenarında ve büyük açıklıklı, özel teknik ve teknolojik yapım sistemi olan, dengeli konsol yapım yöntemi ile yapıldı.

Sonuç olarak, büyük depremden bu yana yaşananı özetlemeye çalıştım. Yakın dönemde yurt içinde ve dışında başarılı yapı uygulamalar arttı. Daha iyisini yapabilecek kadrolar oluşuyor. O nedenle, önümüzdeki sayılarda yurtiçinde ve dışında yapılmakta olan gelişmeleri paylaşmaya çalışacağım.

©Yapı Dünyası Dergisi 2018 Sayı: 270-271-272-273 de yayımlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir