Güneş Sistemimizin Hayalet Parıltısı

Güneş Sistemimizin Hayalet Parıltısı

İlhan VARDAR

Kuyruklu Yıldızlardan Kaynaklanan Egzoz, Uzayı Tozlu Bir Yer Haline Getiriyor

Geceleri bir odaya girdiğimizi, tüm ışıkları söndürdüğünüzü hayal edelim. Yine de ürkütücü bir parıltı duvarlardan, tavandan ve zeminden gelir. Soluk ışık, ellerinizi ve önünüzü görmek için yeterli değildir.
Hayalet Avcıları’ndan bir sahne gibi mi geliyor kulağınıza? Hayır, bu durum gökbilimciler için gerçektir.

Gökbilimciler, Hubble Uzay Teleskobu’ndan gelen 200.000 arşiv görüntüsünü araştırdılar. Gökyüzünde kalan arka plan parıltısını aramak için bu görüntüler üzerinde on binlerce ölçüm yaptılar. Bir odadaki ışıkları söndürmek gibi, bilinen tüm ışığı yıldızlardan, galaksilerden, gezegenlerden ve zodyaktan çıkardılar. Şaşırtıcı bir şekilde, boşlukta hâlâ hayaletimsi, zayıf bir parıltı kalmıştı.

Bu parıltı nereden geliyor?

Olası bir açıklama, bir toz kabuğunun güneş sistemimizi Plüton’a kadar sardığı ve güneş ışığını yansıttığıdır. Evi temizlerken güneş ışınlarına yakalanan havadaki tozu görmek sürpriz değildir. Ancak bunun daha egzotik bir kökeni olmalı. Parıltı çok pürüzsüz dağılmış olduğundan, muhtemel kaynak sayısız kuyruklu yıldızdır. Bir nevi serbest uçan tozlu buz topları! Farklı yönlerden Güneş’e yaklaşırlar, buzlar Güneş’ten gelen ısı nedeniyle erirken bir toz egzozu çıkarırlar. Eğer gerçekse, bu güneş sisteminin yeni keşfedilen mimari bir unsuru olacaktır.

Parıldayan yıldızlardan oluşan bir duvar halısı ve Ay’ın parıltısının yanı sıra, gece gökyüzü sıradan gözlemciye mürekkep mavisi görünür. Ama karanlık. Ne kadar karanlık?

Bunu öğrenmek için, gökbilimciler NASA’nın Hubble Uzay Teleskobu’ndan gelen 200.000 görüntüyü sıralamaya karar verdiler. Skysurf adını verdikleri iddialı bir proje kapsamında, gökyüzünde kalan arka plan parıltısını aramak için bu görüntüler üzerinde on binlerce ölçüm yaptılar. Bu, parıltıyı gezegenlerden, yıldızlardan, galaksilerden ve güneş sistemimizin düzlemindeki tozdan (zodyak ışığı) çıkardıktan sonra kalan herhangi bir ışık olacaktır.

Araştırmacılar bu envanteri tamamladıklarında, tüm gökyüzüne yayılmış on ateşböceğinin sabit parıltısına eşdeğer son derece küçük bir ışık fazlalığı buldular. Bu, kepenkli bir odadaki tüm ışıkları söndürmek ve hâlâ duvarlardan, tavandan ve zeminden gelen ürkütücü bir parıltı bulmak gibidir.

Bu artık parıltının olası bir açıklaması, iç güneş sistemimizin, sisteme her yönden giren kuyruklu yıldızlardan zayıf bir toz küresi içermesi. Ve parıltının bu tozu yansıtan güneş ışığı olması yönünde. Eğer gerçekse, bu toz kabuğu güneş sisteminin bilinen mimarisine yeni bir katkı olabilir.

Bu fikir, 2021’de başka bir ekibin gökyüzünün arka planını ölçmek için NASA’nın New Horizons uzay aracından gelen verilerle destekleniyor. New Horizons, 2015 yılında Plüton ve 2018 yılında küçük bir Kuiper kuşağı nesnesi tarafından hızlandırıldı. Şimdi yıldızlararası uzaya doğru ilerliyor. New Horizons uzay aracı ölçümleri Güneş’ten 6 milyar 437 milyon km ile 8 milyar km arasında uzaklıkta yaptı. Bu aralık, gezegenler arası tozdan kaynaklanan kirlenmenin olmadığı alanın çok dışındadır.

New Horizons, Hubble’ın tespit ettiğinden daha uzak bir kaynaktan gelen biraz daha sönük bir parıltı tespit etti. New Horizons tarafından görülen arka plan ışığının kaynağı da açıklanamıyor. Bununla ilgili olarak, karanlık maddenin çürümesinden, uzak galaksilerin görünmeyen büyük bir popülasyonuna kadar çok sayıda teori var.

“Analizimiz doğruysa, New Horizons’un ölçüm yaptığı mesafe ile aramızda başka bir toz bileşeni daha var. Bu, güneş sistemimizin içinden gelen bir tür ekstra ışık olduğu anlamına geliyor” diyor Arizona Eyalet Üniversitesi’nden (ASU) Tim Carleton.

“Artık ışık ölçümümüz New Horizons uzay aracından daha yüksek olduğu için, bunun güneş sisteminin çok dışından olmayan yerel bir fenomen olduğunu düşünüyoruz. Güneş sisteminin içeriğinde, şimdiye kadar hipotez olarak ileri sürülen ancak nicel olarak ölçülmeyen yeni bir unsur olabilir” diye de ekliyor Carleton.

Yine Arizona Eyalet Üniversitesi’nden Hubble’ın kıdemli astronomu Rogier Windhorst, ilk önce Hubble verilerini herhangi bir “hayalet ışık” aramaya gitmek için bir araya getirme fikrini öne sürdü. “Görüntülerdeki fotonların yüzde 95’inden fazlası Hubble’ın verilerine göre Dünya’dan yaklaşık beş milyar km’den daha yakın mesafeden geliyor. Hubble’ın ilk günlerinden beri, Hubble kullanıcılarının çoğu, Hubble’ın görüntülerindeki yıldızlar ve galaksiler gibi soluk ayrık nesnelerle ilgilendikleri için bu gökyüzü fotonlarını görmezden geldi” diyor ve ekliyor. “Ancak bu gökyüzü fotonları, Hubble’ın otuz yıllık ömrü boyunca soluk parlaklık seviyelerini yüksek hassasiyetle ölçme konusundaki eşsiz yeteneği sayesinde çıkarılabilecek önemli bilgiler içeriyor.”

ASU’da Rosalia O’Brien, Delondrae Carter ve Darby Kramer, Batı Avustralya Üniversitesi’nde Scott Tompkins, Avustralya’daki Macquarie Üniversitesi’nde Sarah Caddy ve diğerleri de dahil olmak üzere bir dizi lisansüstü ve lisans öğrencisi SKYSURF projesine katkıda bulundu.

Kaynak: NASA, ESA, STScI Sürüm Kimliği: 2022-050

İllüstrasyon: Bu sanatçının illüstrasyonu, güneş sistemimizi çevreleyen varsayımsal toz bulutunun yerini ve boyutunu göstermektedir. (Kaynak: NASA, ESA, Andi James (STScI)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir