Zorunlu Deprem Sigortası

Zorunlu Deprem Sigortası

Atilla İNAN

GİRİŞ
Sigorta, Borçlar Kanununa göre kumar ve bahis niteliğinde olan bir hukuksal işlemdir. Türk Hukuk Lügatında “iki veya daha ziyade kimseler arasında öyle bir hukuki münasebettir ki, onunla sigorta eden kimse karşılıklı yardım ve büyük sayılar kanuna göre diğer bir kimsenin meşru ve nakden takdir edilebilecek olan iktisadi bir menfaatini temin etmek için kanun ve sözleşme ile belirlenen müstakbel gerçekleşmesi belirli şarta bağlı bir olayın ortaya çıkmasına göre tespit edilebilecek bir meblağın ödenmesini ücret karşılığında üstlenir.

Sigorta akdinin kaynağı ya akit veya sözleşme olabilir. Genellikle ilerde doğabilecek büyük zararlara karşı zayıfları koruyacak önlem alması amacıyla yasalarla zorunlu sigortalar da kurulabilir. Zorunlu trafik sigortası yanında, Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu örnekleri zorunlu sigorta örneklerini oluştururlar. 17 Ağustos Marmara Bölgesi depremi ve ardından gelen depremlerin verdiği büyük hasarlar, depremden zarar görenlerin acıklı durumu, Devletin bu zararları azaltmak için katlandığı sıkıntılar, Zorunlu Deprem Sigortasının doğmasının nedenleri olmuştur.

4452 sayılı Yetki kanunuyla, doğal afetlere karşı alınacak önlemlerin belirlenmesi, bu afetler nedeniyle doğan zararların giderilmesi, yeni yerleşim alanlarının kurulması, imar, ihale, müteahhitlik, müşavirlik hizmetleri ile kültür ve tabiat varlıklarını koruma, sivil savunma, mevcut fonların işleyişi ve gerektiğinde ilave fon kurulması, her türlü bağış ve yardımların etkin kullanımı, ekonomik konularda düzenleme, doğal afetler sonucunda doğacak zararların karşılanmasına yönelik bir sigorta sisteminin oluşturulması, doğal afet bölgelerinde yeni il ve ilçeler ile yeni büyükşehir belediyeleri kurulması ve teşkilat kanunlarında yapılacak değişiklikler ile ivedi ve zorunlu hallere münhasır olmak üzere Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapma yetkisi verilmiştir.

Bakanlar Kurulu kanunla verilen bu yetkiyi kullanırken dikkat edeceği hususlardan birisi de, doğal afete maruz kalan yerlerde normal yaşamın devamını sağlayacak hizmetlerin verimli, etkili ve hızlı bir şekilde yürütülmesinin yanında ayrıca, ülke çapında depreme dayanıklı çağdaş bir yapılanmanın sağlanmasını da göz önünde bulunduracaktır. Kanunla verilen bu yetkiye istinaden 27 Aralık 1999 gün ve 23919 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 587 sayılı KHK ile Zorunlu Deprem Sigortası Sistemi kurulmuştur.

Yukarıda bir başka biçimde ifade edildiği gibi Zorunlu Deprem Sigortasının amacı, meydana gelecek deprem afeti sonucu bina maliklerinin veya intifa hakkı sahiplerinin binalarının hasara uğraması nedeniyle uğrayacakları maddi zararların karşılanmasıdır.

Bu yazımızda, doğuş nedeni ve amacı hakkında özet bilgi verdiğimiz Zorunlu Deprem Sigortası hakkında açıklayıcı bilgiler verilmeye çalışılacaktır.

I- ZORUNLU DEPREM SİGORTASININ KAPSAMI
587 Sayılı KHK’nin 2. maddesiyle Zorunlu Deprem Sigortasının kapsamı belirlenmiştir. Buna göre; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler ile doğal afetler nedeniyle Devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yapılan meskenler Zorunlu Deprem Sigortasına tabidir.

Kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar ile köy yerleşik alanlarında yapılan binalar bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Zorunlu Deprem Sigortasına tabi değildir.

Kimi yazarlar, “Sanayi tesisleri, işyerleri, Devlet binaları, ticari işletmeler ve köylerde bulunan yapıların sigorta kapsamı dışında kaldığını, sadece zorunlu deprem sigortasının konutları kapsadığını ileri sürmüşlerdir.2 Yukarıda değinilen kural karşısında kapsam konusunda duraksamalar olduğu görülmektedir. Bu durumda Zorunlu Deprem Sigortasının kapsamını irdelemekte yarar bulunmaktadır. Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesine göre;

• Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler,
• Tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar,
• Tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerine mesken olarak inşa edilmiş binalar içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler,
• Doğal afetler nedeniyle Devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yapılan meskenler, Zorunlu Deprem Sigortasına tabidir.

Yine aynı K.H.K.’nin 2. maddesinin son fıkrası uyarınca;
• Kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar,
• Köy yerleşik alanlarında yapılan binalar, Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında değildir.

K.H.K.’nin kapsam maddesini düzenleyen maddesi yanında yine kapsamla ilgili hükümler taşıyan “Sigorta yapma ve yaptırma zorunluluğu” başlığını taşıyan 9. maddesinde;

“Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki bağımsız bölümler ve binalar için, malikler veya varsa intifa hakkı sahipleri tarafından zorunlu deprem sigortası yaptırılır.

Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinden sonra mesken olarak inşa edilecek bağımsız bölümler ve binalar için, ilgili mevzuat çerçevesinde inşaat ruhsatı alınmış olması kaydıyla, iskan izninden veya içinde yaşanmaya başlanmasından itibaren bir ay içinde Zorunlu Deprem Sigortası yaptırılır”, denilmektedir.

Görüldüğü üzere zorunluluk açısından bir yandan K.H.K.’nin kapsamındaki bağımsız bölümlerden, bir yandan da K.H.K.’nin yayımı tarihinden sonra mesken olarak inşa edilecek bağımsız bölümler ve binalardan söz edilmektedir. Bir başka deyişle kapsam bölümünde Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki binalarda yer alan ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler düzenleme kapsamında sayılırken, zorunlu sigortalamayı düzenleyen 9. maddede K.H.K.’nin yayımı tarihinden sonra sadece mesken olarak inşa edilecek bağımsız bölümlerden söz edilmesi bir uyumsuzluk olarak görülebilir. Bu yüzden Zorunlu Deprem Sigortasının aceleye getirildiği söylenebilir.3

Kanımızca K.H.K.’nin yayımlanması tarihinden önce Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölüm bulunan binalar üzerinde inşaa edilmiş ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler düzenleme kapsamında olmakla beraber, Zorunlu Deprem Sigortası yaptırmak zorunda değildirler. Onların seçimlik bir hakları vardır.

Bir başka sorun da Devlet tarafından yaptırılan veya kredi verilerek yaptırılan meskenlerin köy sınırları içinde olması halinde durumun ne olacağıdır.

Kanımızca köy sınırları içinde olan meskenler Zorunlu Deprem Sigortası kapsamı dışındadır. Ancak özel bir hüküm bulunduğu için ister köy sınırları ister kent sınırları içinde olsun, Devlet tarafından yaptırılan veya devletçe kredi verilerek yapılan meskenler Zorunlu Deprem Sigortasına tabi olmalıdır.

II- DOĞAL AFET SİGORTALARI KURUMU
Deprem sigortası sisteminin organizasyonu ve idaresinin sağlanması amacıyla Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı bulunduğu Bakanlık nezdinde kamu tüzel kişiliğini haiz Doğal Afet Sigortaları Kurumu kurulmuştur. Genel hatları itibariyle bu kurumun görevi; zorunlu deprem sigortası kapsamındaki binaların sigortasının yapılması için gerekli organizasyonun sağlanması, bu konuda mevcut sigorta şirketlerinin görevlendirilmesi, sigorta yapmak ve mevzuatla kendisine verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere, binaların sigorta ettirilmesinin sağlanması ve sistemin işleyişinin denetimidir.4

Kurumun teknik işlerinin kurum idarecisi sıfatıyla ve en fazla 5 yıl süreyle yürütülmek üzere, Hazine Müsteşarlığı tarafından bir sözleşme ile Zorunlu Deprem Sigortası sisteminin idare edilmesi ve işletilmesi amacıyla kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumunun idari birimi Doğal Afet Sigortaları Kurulu’dur. Bu Kurul üst düzey 7 kişilik ekipten oluşacak olup görevleri aşağıda sayılmıştır.

[1] Kurumun işleyişine ilişkin politikaları tespit etmek ve çalışma planını düzenlemek.
[2] Kurum idaresince çalışma usul ve esaslarını belirlemek,
[3] Kurum nam ve hesabına Zorunlu Deprem Sigortası sözleşmesi yapmaya yetkili sigorta şirketlerini ve uymaları gerekli usul ve esasları Müsteşarlığın görüşünü alarak belirlemek,
[4] Tazminat ödemelerine ilişkin usul ve esasları belirlemek ve tazminat ödemelerinin en kısa sürede yapılmasını sağlamak,
[5] Risk paylaşımı ve reasürans planını onaylamak,
[6] Kurum kaynaklarının yatırım yönlendirilmesine ilişkin usul ve esasları tespit etmek,
[7] Halkla ilişkiler ve tanıtım kampanyaları yapılmasına karar vermek,
h) Zorunlu deprem sigortasına tabi bütün binaların sigorta kapsamına alınmasını temin için gerekli tedbirleri almak.

Kurul, görev alanına giren konularda bilimsel çalışma ve araştırmalar yaptırabilir ve gerekli gördüğü takdirde, proje süresiyle sınırlı olmak kaydıyla yerli veya yabancı özel sözleşmeli danışman çalıştırabilecektir.

K.H.K.’nin 4. maddesi uyarınca;
Kurum, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu, 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 832 sayılı Sayıştay Kanunu, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi değildir.

III- SİGORTA YAPTIRMA ZORUNLULUĞU VE YAPTIRIMLARI
Zorunlu deprem sigortası yeni kurulduğuna göre bunun bir başlangıcı, zorunluluğu sağlayacak önlemler yaptırılmaması halinde yaptırımlar olması gerekir.

Zorunlu deprem sigortası, K.H.K.’nin 9. maddesi uyarınca; malikler veya varsa intifa hakkı sahipleri tarafından yaptırılacaktır. Mevcut binalar için bu yükümlülük KHK’nin yayımı tarihinden dokuz ay sonra (2000 yılının Ekim ayından itibaren) başlamaktadır.

2000 yılının Eylül ayından sonra mesken olarak inşa edilecek bağımsız bölümler ve binalar için, ilgili mevzuat çerçevesinde inşaat ruhsatı alınmış olması kaydıyla, iskan izninden veya içinde yaşanmaya başlanmasından itibaren bir ay içinde deprem sigortası yaptırılması zorunludur. Sigorta ettirilmiş bina ile ilgili olarak sigortadan kaynaklanan menfaat sahibinin değişmesi halinde sigorta yeni menfaat sahibi ile devam edecektir.

Binanın yüzölçümü, inşaat sınıfı ve kalitesi, binanın üzerinde bulunduğu arazinin jeolojik özellikleri, deprem riski ve benzeri faktörler dikkate alınarak binaların sigorta primleri tespit edilecektir.

Zorunlu deprem sigortasının uygulaması konusunda ilgili valilik veya belediye ile tapu sicil müdürlüklerinin kayıtlarından yararlanılacaktır. Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşları, zorunlu deprem sigortası yaptırılmış ve priminin ödenmiş olduğu belgelenmedikçe bu sigortaya tabi binalarla ilgili tapu tescil işlemleri dahil hiçbir işlem yapamayacaklardır.

Binaların projelerine aykırı olarak yapılan tadilatlar nedeniyle doğacak zararlar sigorta tazminatı kapsamı dışına çıkarılmıştır. Buna göre, binanın ve her bir bağımsız bölümün projeye aykırı olarak ve taşıyıcı sistemi etkileyecek şekilde tadil edilmesine veya zayıflatılmasına neden olan veya buna imkan veren malik, meydana gelen zararın bu nedenle ortaya çıktığı veya arttığı tutar kadar tazminat alma hakkını kaybedecektir.

Yine aynı K.H.K.’nin 13. maddesi uyarınca menfaat sahibinin değişmesi halinde sigorta yeni menfaat sahibi ile devam eder.

Sigortalıların mükellefiyetlerini yerine getirmemeleri halinde kurumun alacakları 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Kanununa tabidir.

IV- KURUMUN HAKLARI VE SORUMLULUKLARI
K.H.K.’nin 10. maddesi uyarınca;
Zorunlu sigortaya ilişkin teminat tutarları, genel şartları, tarife ve talimatları, primlerin ödenme usul ve esasları ile kurum idarecisine ve yetkili sigorta şirketlerine ödenecek komisyonlar bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazete’de yayımlanır.

Sigorta primlerinin tespitinde; binanın yüzölçümü, inşaat sınıfı ve kalitesi, binanın üzerinde bulunduğu arazinin jeolojik özellikleri, deprem riski ve benzeri faktörler dikkate alınır.

Tazminatı ödeyen kurum, yaptığı ödeme tutarınca hukuken sigortalının yerine geçer. Bu yetkisini kurum sigortalı aleyhine ileri süremez.

Kurum kaynaklarının zararı karşılamakta yetersiz kalması hali, K.H.K.’nin 17. maddesinde düzenlenmiştir. Değinilen madde hükmüne göre; Kurum, sigortadan kaynaklanan toplam yükümlülüklerini ve sahip olduğu kaynakları dikkate alarak reasürans, sermaye ve benzeri piyasalardan sigortacılık tekniğinin gerektirdiği şekilde ve yeterli düzeyde koruma temin eder. Ancak, sigortalı hasarın beklenenin üstünde olması ve bunun kurum kaynaklarını ve temin edilen koruma miktarlarını aşması durumunda, ortaya çıkan zarar, kurum kaynakları ve koruma miktarının toplamının zorunlu sigorta kapsamında ödenmesi gerekli toplam tazminata olan oranı dahilinde karşılanır.

V- DEVLETİN DOĞAL AFETLERLE İLGİLİ SORUMLULUKLARI VE GENEL DEĞERLENDİRME
K.H.K.’nin 11. maddesi uyarınca;
Devletin, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanundan ve diğer kanunlardan doğan konut kredisi açma ve bina yaptırma yükümlülükleri, deprem nedeniyle sigorta kapsamındaki binalarda meydana gelen ziya ve hasarlar sonucu uğranılan maddi zararlar için kurum tarafından tazminat ödenmesiyle birlikte ortadan kalkar.

9. madde gereğince cari bir zorunlu deprem sigortası bulunmayanlar, bu sigorta kapsamında karşılanacak zararlar için doğal afetlerle ilgili mevzuat çerçevesinde hak sahibi olamazlar.

Zorunlu deprem sigortası olanlara tazminat ödenmesiyle 7269 sayılı Yasa uyarınca Devletin sorumluluğunun kalkması doğaldır. Aynı şekilde zorunlu deprem sigortasına tabi olduğu halde onların kurallara uymamasının sonuçlarına katlanarak Devletin yardım yapması sorumluluğunun kalkması da değildir. Ancak bundan kapsam dışında kalanlara Devletin yardım yapabileceği sonucu çıkmaktadır. Bunlar ise ekonomik yönden daha güçlü durumunda bulunan sınai ve ticari müesseselerdir. Mesken olarak kullanılan yerlerin bir bedel karşılığı yine sosyal bir hizmet olan Zorunlu Deprem Sigortası yükümlülüklerini yerine getirmesi ve oradan alacağı tazminatla yetinmesi gerekirken ticari ve sınai kuruluşların bir bedel ödemeksizin 7259 sayılı Yasayla sağlanan yardımlardan yararlanabilmesi yasalar önünde eşitlik ve sosyal Devlet ilkeleri açısından bir çelişki olarak görülmektedir.

K.H.K. ile akçalı yükümlülükler düzenlenemeyeceği için, sigorta yaptırmak zorunda olanlar ödenti miktarlarını bilmemektedirler. Ancak gazetelerde ortalama yıllık 25 milyon TL dolaylarında bir ödemeyi gerektireceği ifade edilmektedir.5 Konunun aceleye getirildiğinin yazarlarca ileri sürülmesine karşın bu düzenlemeyle “Sigortacılıkta Türkiye için bir devrim söz konusudur.” görüşünde olanlar da bulunmaktadır.6

Hele kurumun bütünüyle T.B.M.M. denetimi dışında kalması, bir başka deyişle T.B.M.M. adına uzmanlık denetimi yapan hem Sayıştay hem Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun görev alanı dışında bırakılması anlaşılacak gibi değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir