C/2019 Y4 (ATLAS) Kuyruklu Yıldızından Kötü Haber

C/2019 Y4 (ATLAS) Kuyruklu Yıldızından Kötü Haber

İlhan VARDAR

3 Nisan 2020 tarihli yazımda “1997 yılında, kuzey yarımküre’de çıplak gözle görülen son kuyruklu yıldız, Hale-Bopp’tan sonra mayıs ayında yeni bir göksel şölen izleyebilecek miyiz?” şeklinde başlamış ve “C/2019 Y4 (ATLAS) Kuyruklu Yıldızı iyi bir gösteri mi sunacak, yoksa sadece eğlenecek mi? Beklemek ve görmek zorundayız” diye bitirmiştim.

Kuyruklu yıldız, 29 Aralık 2019’da Hawaii merkezli ATLAS (Asteroid Karasal Etki Son Uyarı Sistemi) robotik astronomik araştırma sistemi tarafından keşfedilmişti. Mart ortasına kadar hızlı bir şekilde parlamıştı. Bazı gökbilimciler mayıs ayında çıplak gözle görülebileceğini ve son 20 yılda görülen en muhteşem kuyruklu yıldızlardan biri olabileceğini yönünde tahminde bulunuyordu. Ancak kuyruklu yıldız, güneşe yaklaştığı için daha parlak olması gerekirken kararmaya başladı. Gökbilimciler buzlu çekirdeğin parçalanabileceğini, hatta parçalandığını düşündüler. Ve maalesef ATLAS’ın parçalanması, 11 Nisan’da kuyruklu yıldızın üç parçasını fotoğraflayabilen amatör astronom Jose de Queiroz tarafından doğrulandı.

C/2019 Y4 (ATLAS) parçalanmıştı.

Ve gökbilimcilerin tahmini doğru çıkmış, hayal kırıklığına uğramışlardı.

Hubble, Jose de Queiroz tarafından üç parçası görüntülenen Atlas’ın üçten fazla parçaya bölünüp bölünmediğini aramak için daha net çözünürlüğe sahip kameralarını Atlas’a çevirdi. 20 Nisan’da yaklaşık 30 parça ve 23 Nisan’da 25 parça tespit etti. Bu parçaların her biri kabaca bir ev büyüklüğündeydi.

Kaliforniya’daki UCLA Gezegensel Bilim ve Astronomi profesörü David Jewitt, “Görünüşü iki gün arasında önemli ölçüde değişti, böylece noktaları birleştirmek oldukça zor,” diyor. Ölüme mahkum kuyruklu yıldızı Hubble ile görüntüleyen Jewitt; ”Münferit parçaların güneş ışığını yansıtırken yanıp sönmesi, bir Noel ağacında parlayan ışıkları gibi davranıyor olması farklı günlerde farklı parçaların ortaya çıkması nedeniyle olup olmadığını bilmiyorum” diye ekliyor.

İkinci bir Hubble gözlem ekibinden Quanzhi Ye (College Park, Maryland) de “Bu gerçekten heyecan verici, bu tür olayları izlemek çok havalı çünkü çok sık gerçekleşmiyor. Parçalanan bu parçaların çoğu görülemeyecek kadar karanlık. Böyle bir ölçekte olaylar sadece on yılda bir veya iki kez gerçekleşiyor” diyor.

Araştırmacılar, bu sonucun kuyruklu yıldızların parçalanmasının aslında oldukça yaygın olduğunun bir kanıtı olduğunu ifade ediyor. Ancak gökbilimciler, kuyruklu yıldızın havai fişek mermilerinin patlaması gibi neden parçalandığını net olarak bilmiyorlar.

Gezegen uzmanları, katı kuyruklu yıldız – göz alıcı kuyruğunun kaynağı – çekirdeğinin, buz ve tozun kırılgan bir yığılması olduğunu bilir. Bir kuyruklu yıldızın parçalanması iç güneş sistemine girdiğinde Güneş’in yüksek ısısından kaynaklanabilir mi? Ya da buzlu çekirdekler ısınan gazın fışkırmasıyla parçalanabilir mi?

Bir fikir olarak, katı çekirdeğin süblimleşen (katı halden direkt olarak gaz hale geçiş) buzlardan gelen jetlerden (fışkırma noktası) fışkırma nedeniyle kendini parçalara ayırmasıdır. Böyle bir fışkırma muhtemelen kuyruklu yıldız arasında eşit olarak dağılmadığından parçalanmayı arttırır.

“Hubble verilerinin daha ayrıntılı analizi bu mekanizmanın mı sorumlu olup olmadığını gösterebilir” diyor David Jewitt. “Ne olursa olsun, ölmekte olan kuyrukluyıldıza Hubble ile bir göz atmak oldukça özel.”

Dünya’dan Uzaklığı
Parçalanan kuyruklu yıldız, Hubble ile en son gözlemlendiğinde, Dünya’dan yaklaşık 146 milyon kilometre uzakta idi. Atlas’ın parçalarından herhangi biri hayatta kalırsa, Dünya’ya en yakın yaklaşımını 23 Mayıs’ta yaklaşık 116 milyon kilometre mesafeden yapacak ve sekiz gün sonra Güneş’in 40 milyon kilometre yakınından geçecek.

Kuyruklu yıldızlar güneş sistemimizin en efsanevi ve zengin sakinlerindendir.

Uzun kuyrukları çok gizemli görünür, ani gelişleri öngörülemez ve gökyüzündeki yolculukları öylesine kısadır ki bir zamanlar kötülüğün, vebanın ve savaşın alameti olarak görülüp korkuluyordu.

Güneş sistemi ailemizde “küçük nesneler” olarak sınıflandırılsa da kuyruklu yıldızlar ve Dünya’nın kaderi milyarlarca yıl öncesine dayanıyor. Güneş sistemimizin oluşumu sırasında kuyruklu yıldızlardan oluşan bir bombardıman yeni doğan Dünya’mızı sulamış ve okyanuslardaki suyun bir kısmının oluşmasına katkıda bulunmuş olabilir. Hayatın öncüleri olan organik bileşikleri dünyaya ekmiş olabilirler. 65 milyon yıl önce dünyaya bir kuyruklu yıldız çarpmış olabilir ve dinozorların soyu tükettiği kadar çevresel bir felaket de yaratmış olabilir.

Bu, en eski atalarımız olan küçük memelilerin mavi gezegeni ele geçirmeleri için iyi bir neden olabilir mi?

* Kaynak: Hubble Web Sitesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir